Boşanma davasında tazminat talebinin davacının ve ailesinin evlilik sebebiyle yapmış olduğu masraflara ilişkin olduğu, eşya ve ücret alacağı hakkında harcı verilerek açılmış bir davanın bulunmadığı nazara alınmadan hüküm kurulamayacağı-
Boşanma davasında maddi ve manevi tazminata hükmedileceğinde paranın alım gücünün kişinin sosyal ve ekonomik durumunun ve kusur derecelerinin dikkate alınacağı-
Boşanma davasında tazminat miktarı hesaplanırken tarafların kusur dereceleri, sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınacağı-
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kocanın ağır ya da eşit kusurlu olmadığının, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinin anlaşıldığı, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davacı-davalı koca yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya daha az kusurlu olan, diğerinin maddi desteğini yitiren tarafın karşı taraftan tazminat isteyebileceği-
Davacı-karşı davalı kocanın, Noterlik aracılığı ile 27.05.2011 tarihinde, davalı-karşı davacı kadına ortak konuta dönmesi için ihtar çektiğinin anlaşıldığı, davacı-karşı davalı kocanın, eşine bu ihtarı çekmekle; önceki olayları affettiği, en azından hoşgörüyle karşılamış duruma düştüğü-
Boşanma davasında tazminat belirlenirken boşanmaya sebep olan olaylarda hatalı kusur belirlemesiyle hüküm kurulamayacağı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat az olup, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken, bu yönler gözetilmeden hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Boşanmanın fer-i olan tazminatlarda boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden, iştirak nafakasına da ait olduğu her bir ayın geçmesi tarihinden itibaren faiz uygulanabileceği-
Toplanan delillerden davacı kocanın eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, aşırı kıskanç davrandığı ve eşini ailesiyle görüştürmediği, hakaret ettiği, evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği anlaşılmış olup, bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafta kusurlu olmakla birlikte, davacı (koca), kadına göre ağır kusurlu olduğundan, tarafların eşit derecede kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği-