Toplanan delillerden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda; eşine hakaret edip, aşağılayan, aile mahremiyetine ilişkin olayları başkalarına anlatan, birlik görevlerini ihmal eden, eşinin ilk evliliğinden olma çocuklarının müşterek eve gelmesini istemeyen davalı-davacı kocanın tam kusurlu olduğu anlaşıldığından bu durum karşısında davacı-davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmemesinin isabetsiz olup bozmayı gerektireceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat az olup Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken bu yönler gözetilmeden hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Hakimin, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorunda olduğu - davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının orantısız ve çok olmasından dolayı daha uygun miktarda tazminat takdiri gerektiği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları belirlendiğine göre, davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya sebep olan olaylarda birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ve tehditte bulunan, fiziki şiddet uygulayan tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri gerektiğinden, davacı-davalı kocanın daha ağır kusurlu kabul edilmesinin doğru olmadığı ve eşit kusur durumunda tazminatlara karar verilemeyeceği ve bu sebeple de, bu konudaki taleplerin reddi yerine, davalı-davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmayıp bozmayı gerektireceği-
Reddedilen boşanma davasında dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından, davalının eşinden fiziki şiddet gördüğü, tarafların bundan sonra ayrıldıkları, son ayrılıklarının da bu olaya dayandığı; yapılan soruşturma ve toplanan delilerden anlaşılmış olup; bu olayların davalının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gibi, davalının boşanma yüzünden menfaatlerini kaybettiği gözetilerek, Türk Medeni Kanununun 174. maddesi gereğince, davalı yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-
Davalı kocanın yararına manevi tazminat talebine ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının bozmayı gerektireceği-
Boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olan tazminatlar (TMK md. 174/1-2), boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren ödenebilir (muaccel) duruma geleceğinden; faiz talebi mevcut olduğu takdirde; faize de bu tarihten geçerli olarak hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı koca birlik görevlerini yerine getirmediği için boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olduğundan ve kocanın bu davranışı davalının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığından, bu yöne ilişkin Türk Medeni Kanunu 174/2. maddesi koşulu bu sebeple oluşmadığı halde, davalı kadın lehine manevi tazminat takdiri doğru olmayıp bozmayı gerektireceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat miktarının fazla olduğu-