.......... Noterliği'nin kurumunda bulunan belge nedeniyle aslı gibi olduğuna dair beyanda bulunabilmesi için kurumda belgenin aslının görülüp kontrol edilerek birebir aynısı olması halinde bu şerhin verilmesi gerekeceği, oysa ........ Noterliği'nin .......... ve ............. tarihli yazılarının içeriğinden taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin aslının kurum arşivinde bulunmadığı anlaşıldığından, ........... tarihinde ............. Noterliğinin sözleşme fotokopisini şerh ettiği, aslının aynı olduğuna dair verilen şerhin geçersiz olduğu-
Şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemi-
Somut olayda; davacı ile davalı arasında yapılan 05.04.2012 tarihli tapu devrine ilişkin sözleşmenin, adi yazılı olup resmi şekilde yapılmamış olduğundan geçersiz olduğu- Bu durumda, taraflarca geçersiz sözleşmeye dayanılarak menfi ve müspet zarar talep edilemeyip, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak tarafların birbirlerine verdiklerinin, talep edilebileceği- Mahkemece, geçersiz sözleşmeye dayalı menfi ya da müspet zarar oluşamayacağı hususu dikkate alınmadan, davacının menfi ve müspet zararı adı altında tazminata hükmedilmesinn doğru görülmediği, hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Somut olayda, miras bırakanın davacıyı vasiyetname düzenlemek suretiyle mirasından ıskat ettiği ve malvarlığının önemli bir kısmını davalılara temlik ettiği, adına kayıtlı başka taşınmaz kalmadığı açık olup, dinlenen tanık beyanları ile anılan bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, temlikin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı- Asıl dava yönünden, davacı dava ve beyan dilekçelerinde, temyize cevap dilekçesinde açıkça talebinin saklı pay oranında iptal-tescil olduğunu belirtmiş olup, HMK’nun 26. maddesi gözetilmeksizin, talep aşılarak tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı- Birleştirilen dava yönünden ise; davacı mirastan ıskatın iptalini talep etmiş olup, HMK’nın 297/2 maddesi uyarınca olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmasının da doğru olmadığı-
Dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Türk Borçlar Kanunu m.237 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken ortaklık sözleşmesinin tapuda ismi gözüken tüm maliklerle yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece, hüküm verildikten sonra temyiz aşamasında tapu maliklerinden ... mirasçılarının da davayı kabul dilekçesi sundukları anlaşılmakla, tüm mirasçılarının kabule ilişkin dilekçede imzaları bulunup bulunmadığının denetimi için mirasçılık belgesinin temini ile sonuca göre hüküm verilmesi gerekeceği- Tapu kaydında... ve ... olarak gözüken kişilerin nüfustaki kimlik bilgilerine uygun olarak tapu kaydındaki isimlerinin idari yoldan düzeltilmesi, bunun mümkün olmaması halinde tapuda isim düzeltilmesi davası açmak üzere davacıya yetki ve makul süre verilerek nüfus kayıtları ile tapu kaydı arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekeceği-
Muris muvazaasına konu olayda, tanık beyanlarına göre; mirasbırakanın "davacının yaptığı evlilikten memnun olmadığı için davacıya hiç mal vermeyeceğini" söylediği, bu beyanlara karşı davalının, delil olarak mirasbırakanın imzasını taşıyan, muris muvazaasının tarafı olan mirasbırakanın eli ürünü bir belgeye dayandığı, ancak bu belgeye itibar edilemeyeceği gibi mirasbırakanın hesabına yatan bedelin tamamının kısa süre sonra hesaptan çekilmesinin de muvazaanın gizlenmesi amacını ortaya koyduğu-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu- Söz konusu muvazaada miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği- Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmekte olduğu- Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Maliki olduğu 1153 ada 20 parsel sayılı taşınmazını davalının haksız şekilde kullandığını, davalı aleyhine yapılan ecrimisil istemli takibe yapmış olduğu itirazın kaldırıldığını açıklayarak, davalının taşınmaza elatmasının önlenmesine-
Harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil olmaz ise bedel isteği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği- Dava konusu taşınmazların davacı, davalılar ve dava dışı 3. kişiler adına paylı olarak kayıtlı olduğu, davalıların yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ve delil listesi sunmadıkları, taşınmazların tamamının davalıların kullanımında olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalıların davacının hissesini satın aldıklarına dair süresinde sunulmayan savunmalarının dikkate alınmasının yasal olarak mümkün olmadığı anlaşılmakla, mahkemece taşınmazdan yararlanamayan davacı paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebileceğinden, davacının payına yapılan elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-