Muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında davacının miras bırakanın yaptığı temlik ile mirasçılarından mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini ispatlaması gerektiği- Akit tablosunda gösterilen bedeller ile dava konusu bağımsız bölümlerin keşfen saptanan gerçek değerleri arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı-
İhaleye konu taşınmaza dair tapu iptali ve tescil kararının ipotek tescilinden daha sonra kesinleşmesi halinde, tapu adına tescil edilen şikâyetçinin açtığı ihalenin feshi davasının reddi gerektiği- Bu durumda, şikayetçi aleyhine, ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin 10'u değil, %5'i oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Arsa sahiplerinin yükleniciyi vekâletten azlederek aynı tarihli ihtarnameyle de, "...arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ihtarnamenin tebliğinden itibaren hiçbir işlem yapılmamasını, ihtarnamenin tebliğinden sonra yapılacak harcamalardan sorumlu olmadıklarını ve sözleşmeyi feshedeceklerini" ihtar ettikleri, davacı-karşı davalı yüklenicinin asıl davada, "sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitini ayrıca menfi zarar ile birlikte müspet zarar kapsamında kâr kaybının arsa sahiplerinden tahsilini", arsa sahiplerinin de karşı davada, "taraflar arasından imzalanan sözleşmenin feshine karar verilmesini" istedikleri uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin "sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine, davacının menfi zarar talebinin kabulüne, müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinin ise reddine" karar vermesi ve davalı karşı davacılar tarafından asıl davaya ilişkin istinaf harçlarının yatırılmaması nedeniyle, asıl davada sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine ilişkin hükmün davalı karşı davacılar aleyhine kesinleşmiş olduğu- Asıl davada, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine dair verilen karar kesinleşmekle, sözleşmenin arsa sahiplerinin kusuruyla feshedilmesi durumunda kusursuz olan yüklenicinin arsa sahiplerinden müspet zarar kapsamında kâr kaybını talep etmesinin mümkün olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, "asıl davada davacı karşı davalı yüklenicinin kâr kaybı talebi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair kesinleşen karar dikkate alınmadan sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu geriye etkili feshedildiği, bu nedenle yüklenicinin kâr kaybı talep edemeyeceği" gerekçesiyle verilen direnme kararının yerinde olmadığı- "Bölge Adliye Mahkemesince karşı davada, davalı karşı davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile taraf iradelerinin fesih yönünde birleşmesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verildiği ve bu hususun kesinleştiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair verilen karar yok hükmünde olduğundan sonuç doğurmadığı, sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu feshedilmesi nedeniyle davacı karşı davalı yüklenicinin asıl davada müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinde bulunamayacağı"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Murisin dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetini ölümünden sonra konutsuz kalmaması için davalı eşine temlik ettiği tüm dosya kapsamı ile sabit olduğundan murisin mal kaçırma amacından söz edilemeyecektir. Nitekim, davacılar da dava dilekçelerinde murisin temlikteki amacının davalıyı maddi olarak garantiye almak olduğunun belirtilmesi karşısında muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasının reddinin gerektiği-
Eldeki davada birden fazla davacı olup, davacıların her biri dava tarihi itibariyle adlarına tescili gereken devremülklerin bedelini talep ettiklerine göre, her bir davacı arasında ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu durumlarda alacak tek bir dava ile istense de aslında her bir ihtiyari dava arkadaşı kadar dava söz konusu olduğundan, her bir davacı yönünden ayrı ayrı hükmedilen bedel gösterilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde taşınmazların dava tarihindeki değerleri toplamı olan miktarın davalıdan alınarak davacılara verilmesine şeklinde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tapulu taşınmazların satışı, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkını bahşetmeyeceği- Çekişmeli taşınmazı haricen satın aldığında alan kişinin haksız işgalci konumunda olduğunun söylenemeyeceği ve bu nedenle ecrimisil talebinin reddedilmesi gerektiği- Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçek olduğundan hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralının göz ardı edilmemesi gerektiği-
Sözleşmede şirkete ait kaşe bulunmakta ise de, kaşe üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı, yetkili temsilcisinin imzasını taşımayan sözleşmeden ve kendisine yapılmamış ödemeden dolayı sorumlu tutulamayacağı sebebiyle pasif husumet yokluğuyla rededilen davada şirkete ait ticaret sicil gazetesi kayıtları ve Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı incelendiğinde, şirketin 7 yıl süre ile şirket ortaklarından biri tarafından tam yetki ile münferiden temsil ve ilzama yetkili kıldığı, şirket ortaklarının evli oldukları da dikkate alındığında, davalı şirket ile ortağın davaya konu somut olay dahilinde elbirliği ile hareket ettikleri sabit olduğundan, davalı şirket yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemi- Resmi şekilde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanılarak yapılan tapu iptali ve tescil isteminin reddi gerektiği- Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceklerinden ve sözleşme ifa ile sonuçlanmadığından, davacıların murisi tarafından yapılan tutarındaki ödeme nedeniyle davalı sebepsiz zenginleştikleri- Sözleşme tarihi ile dava tarihi arasında geçen sürede, taşınmaz bedeli olarak ödenen para yönüden satın alma gücünde bir azalma olduğundan, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmasının isabetli olduğu- Tahkikatın tamamlanıp sözlü yargılama yapıldığı sırada ıslah suretiyle talep arttırılmasının mümkün olmayacağı-
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...Eser sözleşmesi feshedilmediği sürece yapılan işin yüklenici tarafından yapılmış olduğu kabul edilir. Bu karinenin aksi iddia eden tarafından ispat edilmelidir.
Geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü kişiye satılmasının, "alacağın temliki" hükümlerine tabi bir işlem olduğu- Bozma ilamında "Davacının dava dışı arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi incelenerek davacının geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği kendisine düşen bir bağımsız bölümü satıp satmadığının tespit edilmesi ve buna göre dava konusu sözleşmenin geçerliğinin değerlendirilmesi, sözleşmenin geçerli olduğunun tespit edilmesi halinde dava konusu sözleşme hükümleri değerlendirilerek ve davalının satış sözleşmesi yapılmasına itirazı olmadığı gibi rızasıyla 3. kişiye devredildiği hususu da gözetilmek sureti ile bir karar verilmesi gerekir" denilmiş olup bozma sonrasında dosyaya kazandırılan sözleşmeye göre mahkemenin, davacının bağımsız bölümü alacağın temliki hükümlerine satabileceği ve bağımsız bölümün davalının rızasıyla 3. kişiye devredildiği kabulü gerektiği-