Dava, muris muvazaası hukukî nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...
7. HD. 05.11.2024 T. E: 2023/5490, K: 4896
Asıl davada dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı bir pay bulunmadığı-
Tapu iptali ve tescil davası ile terditli açılan tazminat davasında, davacı tarafın kendisine yüklenen yükümlülüğü yerine getirdiği görüldüğünden tapu iptali ve tescil isteminin kabul edilemeyeceği- Terditli tazminat istemi yönünden değerlendirmeye geçildiği, gelinen aşama itibarıyla davacı tarafın denkleştirici adalet ilkesine uygun bir biçimde tüm zararının giderilmesini isteyebileceği, davalının davacı adına taşınmaz satın almak için davacıdan 2001 yılında aldığını kabul ettiği 45.000,00 TL’nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihindeki alım gücüne ulaştırılması gerektiği- Denkleştirici adalet ilkesi gereği, mahkemenin TEFE ve TÜFE endekslerinin Devlet İstatistik Enstitüsünden sorularak, 45.000,00 TL’nin dava tarihi itibarıyla çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs.) ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında ve gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmesi gerektiği-
Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile davanın kabul nedeniyle kabulüne, eski 606 ada 125 parsel sayılı taşınmazın krokide (a) harfi ile gösterilen 862 m2’lik kısmının 125 parselden ifrazı ile davalı ... ve dava dışı ... adına 1/2’şer paylı olarak tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve 606 ada 125 parselin 09.11.1988 tarihinde ifraz edilerek 606 ada 306 ve 305 parsellere ayrıldığı- 306 parselin muris adına; 305 parselin de hükmen davalı ile annesi ... adına 1/2’şer paylı olarak tescil edildiği anlaşılmakta olup Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararlarının konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcı olduğu gözetildiğinde murisin hâkim önündeki kabul beyanının ve kesinleşmiş mahkeme kararı uyarınca yapılan tescil işleminin tapu memuru huzurunda yapılan bir devir işlemi gibi kabul edilemeyeceği-
Davacının, dava konusu taşınmazın tüm takyidatlardan ari olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğu göz önüne alındığında mahkemece tüm haciz lehtarları usulüne uygun davaya dahil edildikten sonra değerlendirme yapılması gerekirken mahkemece haciz lehtarlarının davada taraf olmadıkları gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Uyuşmazlık, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca satış bedeline mahsuben yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir...
Kardeş olan tarafların el atmanın önlenmesi ve kâl isteminde bulunulan davaya konu taşınmazda paydaş oldukları, aralarında taşınmazın kullanımına ilişkin taksim sözleşmesinin bulunmadığı, fiili bir kullanım biçiminin oluşmadığı- Taşınmazda davacıların paylarına karşılık kullanabileceği bir kısım yer olduğu gibi bunun davalı tarafça engellendiğine ilişkin bir iddia da bulunmadığından taraflar arasındaki çekişme ancak taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası ile çözümlenmesi gerektiği, mahkemece, el atmanın önlenmesi ve kâl davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde olayın hukuki uyuşmazlıktan kaynaklandığından bahisle sanık olarak yargılanan davalı hakkında verilen beraat kararının kesinleştiği, davalının ceza yargılamasındaki beyanında daire satışına dair sözleşmeyi kendisinin yaptığını, sözleşmeyi diğer davalı şirket adına kendisinin imzaladığını, diğer davalı şirketin sahibinin babası olduğunu ve şirket sahibi olan babasının kendisine şirketin işleri için vekaletname verildiğini beyan ettiği ve bu beyanların mahkeme içi ikrar niteliği taşıdığı, davalının imzaladığı sözleşmenin tarafı olduğu, sözleşmede davaya konu edilen dairenin davalı şirket tarafından davacıya satışının yapıldığı, davacı alıcının edimlerini yerine getirerek satıcıya borcunun kalmadığının sözleşmede kararlaştırıldığı, belgenin adi yazılı şekilde yapılan satış sözleşmesi olduğu, noter huzurunda yapılmadığı, 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği, bedelin tamamının davalı tarafa ödendiği, taşınmazın satışına ilişkin olarak kurulan sözleşmenin şekil şartlarını taşımaması nedeniyle geçersiz olduğu, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödediği bedeli davalılardan talep edebileceği-