4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405, 406 ve 408. maddeleri kapsamında kalan, akıl sağlığı, malvarlığını kötü yönetme ve yaşlılık sebeplerine dayalı kısıtlanma kararı verilmesi istemi-
Vasinin, vesayet altındaki şahsın mallarının idaresine zarar verecek nitelikte tasarrufta bulunduğu iddia edildiğinden, mahkemece; vasinin sunacağı delilleri toplanarak, varsa tuttuğu defterler getirtilerek, vesayet dosyasının, varsa banka hesaplarının tetkiki ile gerekirse zararın oluşumunun tespitine ilişkin dosyanın bilirkişiye tevdiyle alınacak rapor gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405,406 ve 408. maddeleri kapsamında kalan, akıl sağlığı, malvarlığını kötü yönetme ve yaşlılık sebeplerine dayalı kısıtlanma kararı verilmesi istemi-
Davalının ruhsal rahatsızlığı olduğunun (dava şartı noksanlığının) her zaman ileri sürülebileceği- Mahkemece davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-
Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmalarının dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olduğu ve kamu düzeniyle ilgili bu hususu mahkemenin davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlü olduğu- Davalının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia bir kısım delille de doğrulandığından davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-
Taraf ve dava ehliyetine sahip olma dava şartlarından olup, davalı-davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması sonrasında davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Tasarruf ehliyeti bulunmaması sebebiyle ipoteğin iptali istemine ilişkin davada, öncelikle murisin ipotek senedinin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olup olmadığının bilirkişi raporu ile belirlenmesi gerektiği-
2. HD. 18.04.2017 T. E: 2015/26586, K: 4520-
Kısıtlanan ergin çocuğun, vesayet altına değil aynı babasının velayeti altına konulmuş olup, bu halde velayete ilişkin hükümlere tabi bulunduğu ve velinin de velayeti altındaki çocuğuyla ilgili tasarrufta bulunması için hakimden izin almasına yasal olarak lüzum bulunmadığı-