Davanın, baba tarafından açılan evlilik içinde doğan çocukların soybağının reddine ilişkin olup, anne ve çocuklar aleyhine açılacağı, bu davalarda küçüklerin menfaatleriyle yasal temsilcisi olan anne ve babalarının menfaati birbirine zıt olduğundan küçüklere kayyım tayini ile kayyım vasıtasıyla temsilinin sağlanmasının zorunlu olduğu-
Davanın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesinden kaynaklanan soy bağının reddi istemine yönelik olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınmasının gerekeceği, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinin; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMKm.118-395) kaynaklanan bütün davaların aile mahkemesinde bakılacağını hükme bağladığı-
Davalıların eyleminin davacının aile bütünlüğüne ve kişilik haklarına saldırı oluşturduğu benimsenip davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-
Soybağının reddi davalarında ana ile çocuk arasında menfaat çatışması ihtimali bulunduğundan çocuğa kayyım tayini zorunlu kılınmış olup, avukatın ana ile çocuğu bu davada temsil etmesinin kanuna açıkça aykırılık teşkil etmekte olduğu-
Soybağının reddine ilişkin davalarda, yasal temsilci anne ile küçüğün yararı çatışma halinde bulunduğundan, mahkemece küçük için anne dışında birinin kayyım olarak atanmasının gerekeceği–