Aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümlerin kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyeceği, ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan yoksulluk, iştirak nafakası, maddi-manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti de aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekeceği-
Takip konusu ilamın incelenmesinde, davacı tarafından tapu iptal ve tescil davası açıldığı, daha sonra alacağa hükmedilmesinin talep edildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar mahkemece alacağa hükmedilmiş ise de, temelde dava gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı, mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tedbir nafakasına ilişkin ara kararın ilam olmadığı gibi ilam mahiyetini haiz belgelerden de olmadığı, dolayısıyla ilamlı takip konusu yapılamayacağı- Tedbir nafakasına ilişkin ara karara dayalı olarak ilamsız takip başlatılması yerinde olduğu gibi, icra emri tebliğinin talep edildiği aşamada tedbir nafakası alacağı ilama bağlanmış olduğundan ve tedbir nafakasının boşanma davasının reddine ilişkin ilamın kesinleşmesine kadar devam edeceği tabii olduğundan, takip dayanağı ilam kesinleşmeden ilamlı takip yapılabileceğinin kabulü gerekeceği- Boşanma ilamı daha önce kesinleşmiş ise, iştirak-yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetildiğinde kesinleşmelerinin gerekli olmadığı- Tedbir nafakasının infazının, ilamın kesinleşmesine bağlı tutulmadığı-
HMK'nun 367/2. maddesi gereğince gayrimenkule ve buna ilişkin aynı haklara dair hükümlerin kesinleşmedikçe icra edilemeyeceği, ilam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentilerin de aynı kurala tâbi olduğu, ilamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden, eklentilerin ayrıca takibe konu edilmelerinin de söz konusu olamayacağı, bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazının, ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu, dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kesinleşmeden,ilamın para alacağına ilişkin hüküm bölümünün de infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği-
İlam taşınmazın aynına ilişkin olmamakla birlikte, kal talebi de bulunduğundan ilamın fer'isi olan takibe konu vekalet ücretinin kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
Takibe dayanak olan ilam şikayetçi borçluların da aralarında bulunduğu bir kısım davalılar yönünden kesinleşmiş ise de, ayrıca söz konusu ilam infazı için kesinleşmesi gereken ilamlardan olmadığı da anlaşıldığından, takip dayanağı ilamın bozulması sebebiyle yok hükmünde olması gerekçe gösterilerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Şikayetçi borçluların dava dilekçesinde ileri sürdüğü vefat eden babalarının terekesinin mirasının açıldığı tarihte borca batık olması ve bu nedenle mirasın hükmen reddolunmuş sayılması gerektiği, pasif husumet ehliyeti bulunmadığından icra emrinin şahısları yönünden iptaline/icranın geri bırakılmasına ilişkin taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği-
Gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümlerin kesinleşmedikçe icra edilemeyeceği ve bu konudaki süresiz olarak şikayet yoluna başvurabileceği-
Boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesinin gerekmeyeceği-
Taşınmazın aynı ihtilaflı olduğundan, takip konusu ilamın infaza konulabilmesi için kesinleşmesi şartına uyulduğunun görüldüğü, ancak, takip konusu yapılan vekalet ücretinin, kararın kesinleşme tarihinde muaccel hale geleceği nazara alınarak kesinleşme tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapılması gerekirken, karar tarihinin esas alınarak istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlamda "kişilik hakkına saldırı nedeniyle 'tazminata' hükmedildiğinden", bu ilamın kesinleşmeden icra takibine konu edilebileceği-