Kira farkı alacağının tahsili amacıyla kira tespit kararına dayanılarak yapılan genel haciz yolu ile icra takibinde, borçlunun itirazının kaldırabilmesi için mahkeme kararının kesinleşmiş olması gerektiği-
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesinin sadece Kooperatifler Kanunu mad. 16/son gereği arandığı, bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamların kesinleşmeden takibe konulabileceği-
İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden, eklentilerin ayrıca takibe konu edilmelerinin de söz konusu olamayacağı, somut olayda takip dayanağı ilamda her ne kadar bedele hükmedilmiş ise de, uyuşmazlığın özünde ayni hakka ilişkin mülkiyet ihtilafı olduğundan ve ilamda taşınmazın aynı tartışıldığından, bu ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-
Mahkeme ilamına karşı sadece "Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin dağıtımı yönünden" temyiz kanun yoluna başvurulması halinde, ilamda tapu iptal ve tescile yönelik kurulan hükmün temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olduğu ve bu durumda ilamın esasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra bahse konu ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik alacak kalemleri için icra takibi başlatılmasında yasaya aykırı bir durum bulunmadığı-
Muris muvazaası nedeni ile tapu iptal ve tescile ilişkin davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu, yargılama sonucunda bedele hükmedilmesinin sonucu değiştirmeyeceği, ilk derece mahkemesinin şikayetin kabulü ile takibin iptaline ilişkin kararının yerinde olduğu-
"Tapu iptal ve tescil, kabul edilmemesi halinde tazminata karar verilmesinin" talep edildiği davada, mahkemece tazminata hükmedilirse, temelde dava, gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden ilamın kesinleşmeden ilamlı icra takibine konulamayacağı-
Dayanak ilamda 4 nolu bağımsız bölüm ile ilgili verilen karar taşınmazın aynına ilişkin olmayıp müspet zararın tazminine ilişkin olduğundan, ilamın bu taşınmazla ilgili hükmünün kesinleşmeden ilamlı icraya konulması doğru ise de; asıl dava ile hakkında hüküm kurulan 2 nolu bağımsız bölüme ilişkin davanın esasen tapu iptali ve tescili nedeniyle verilen ecrimisil alacağına ilişkin olduğu, dolayısıyla, kayıt malikinin kabulü de olsa, taşınmazın aynına ilişkin olup, kesinleşmeden icraya konulamayacağı-
İlâmın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğine ilişkin şikâyet "süresiz" yapılabilir mi? Manevi tazminata (TMK. m. 24) ilişkin ilâmın takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekir mi?
HMK'nın 350 ve 367. maddelerine göre, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği, takibin konusu, asıl davadaki hüküm fıkrası olup, alacağa ilişkin davanın konusunu oluşturan taşınmazın birleşen davada tapu iptali talebine konu edilmediğinden yapılan yargılamada taşınmazın aynının tartışıldığından söz edilemeyeceği, o halde, mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
"Şirketlerin birleşmesi neticesinde birtakım hisselerin alacaklılar adına pay defterine, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki sicil kaydına ve Merkezi Kayıt kuruluşu nezdindeki kayıt sistemine kaydına" karar verilen ilam kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğundan, ilamın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-