Dayanak ilamda davacı taşınmazın davalı adına kayıtlı tapusunun iptalini ve adına tescilini talep etmiş, davalı ise taşınmazın satım devir işlemlerinin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiş, mülkiyet devrinin (satışın) sıhhati tartışılarak davanın kabulüne ancak taşınmaz tapuda devir gördüğünden tazminata hükmedildiğinden, bu haliyle ilamın infazı için kesinleşmesi gerekeceği-
Takibe dayanak ................ sayılı ilamında, davacı tarafça tapu iptal ve tescil kabul edilmemesi halinde eski hale getirme bedeli ve yoksun kalınan bedelin davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece "davacıların tapu iptal ve tescil taleplerinin reddine, bedel taleplerinin davalılardan .......... ve .............. dışındakiler yönünden kabulü ile 12 parsel yönünden 87.556,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ............. ve .............. dışındaki davalılardan tahsili ile davacılara hisseleri oranında ödenmesine, 21 parsel yönünden 1.094.076,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar .............. ve .............. dışındaki davalılardan tahsili ile davacılara hisseleri oranında ödenmesine" karar verildiği, bu haliyle ilamın, taşınmazın aynına ilişkin olup, kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
Takibe dayanak ............. Asliye Hukuk Mahkemesi .............. sayılı ilamında, davacı tarafça tapu iptal ve tescil ile eski hale getirme bedeli ve yoksun kalınan bedelin davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verilerek Antalya ili Finike ilçesi Atalanı Köklükum mevkii 189 Ada 67 parsel sayılı taşınmazda ................... adına kayıtlı 2800/5721 payın iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, 217.733,50 TL eski hale getirme, 726.360,00 TL yoksun kalınan gelir toplamı olan 944.093,50 TL'nin davalı ...............'dan alınarak davacıya verilmesine " karar verildiği, bu haliyle ilamın, tapu sicilinde değişiklik yaratacak mahiyette ve taşınmazın aynına ilişkin olup, kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
Takip dayanağı ilamda, hakikate muhalif beyanda bulunmak suçuna ilişkin mahkumiyet kararı ile birlikte İİK'nın 89/4 maddesi uyarınca tazminata hükmedildiği, takip tarihi itibari ile dayanak ilamın kesinleşmediği anlaşılmış olup, uyuşmazlığın şikayet tarihi itibari ile değerlendirilmesi gerektiğinden dayanak ilamın kesinleşmeden infazının mümkün olmadığı, o halde, İlk Derece Mahkemesinin şikayetin kabulü ile takibin iptaline ilişkin kararın yerinde olduğu-
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesinin sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16/son maddesi gereği arandığı, bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmünün bulunmadığı-
Anayasa'nın 153. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının, yasama yürütme ve yargı organlarını bağlayacağı, yayımlandığı tarihten itibaren kural olarak derhal uygulanacağı- Somut olayda kamulaştırmasız el atma nedeni ile hükmedilen tazminat alacağına ilişkin kararın ilamlı icra takibine konu yapıldığı, bu ilamda aynı zamanda borçlu idare lehine taşınmazın tapuda tesciline karar verilmiş olmasının, yasadan kaynaklanan ve tazminat verilmesine ilişkin kararın doğal bir sonucu olup bu husus taşınmazın aynının çekişmeli olduğunu göstermeyeceği, belirtilen nedenle takip konusu ilamın infazı için kesinleşmesinin gerekmeyeceği-
Takibe dayanak ilamda, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra aylık 800 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, temelde davanın boşanma davası olup, yoksulluk nafakasının boşanma ilamının ferisi olduğu, talep edilebilmesi için boşanma kararın kesinleşmiş olması gerektiğinden, boşanma ilamı kesinleşme tarihi olan 04.11.2015 tarihinden sonra yoksulluk nafakası yönünden başlatılan ilamlı icra takibinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı-
Takibe dayanak ilâmın tapu sicil kayıtlarında değil, mal varlığında değişiklik oluşturacak nitelikte olması halinde ilâmın takibe konulması için kesinleşmesinin gerekmediği- "Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile açılan davada, mahkemece verilen kararın bozulmasından sonra ıslah ile talebin tazminata dönüştürülmesinin ve para alacağının hüküm altına alınmasının, davanın temelde taşınmazın aynına ilişkin olmasını değiştirmediği, temyiz edilen takibe dayanak kararın bozulması durumunda tapu iptali ve tescil kararı verilebileceği, bu nedenle kesinleşmeden takibe konulamayacağı, ayrıca takibe dayanak karara göre açılmamış sayılmasına karar verilen birleşen davada da tapu iptali ve tescil talebinin bulunduğu, bozma kararının yerinde olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Takip dayanağı ilamın hüküm kısmında tapu iptal ve tescile ilişkin herhangi bir hüküm bulunmasa da, ilama ilişkin davanın tapu iptal ve tescil istemini de içerecek şekilde terditli açıldığı, mahkemece taşınmazın aynına ilişkin değerlendirme yapılarak tapu iptal tescil istemi reddedildiğinden, ilam ile tazminata hükmedilmiş olsa bile, ilamın içeriğinde taşınmazın aynına ilişkin değerlendirme yapıldığından, takip dayanağı ilamın kesinleşmeden icra edilemeyeceği-
HMK.'nin 350/2 ve 367/2. maddelerine göre, aile ve şahsın hukuku ile ilgili ilamlar ve taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara dair kararlar kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemeyeceği- İlamın bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tâbi olduğu- İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden, eklentilerin ayrıca takibe konu edilmeleri de söz konusu olamayacağı- Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı, ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu; dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kesinleşmeden, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm bölümünün de infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği- İİK.'nin 72/4-5. maddeleri gereğince davanın esasına ilişkin verilen karar kesinleşmiş olduğundan ilamın fer'isi olan alacakların takibe konu edilmesinde hukuka aykırı bir durum olmadığı-