Davalının (borçlunun yeğeninin), borçlu ile akrabalık ve yakınlığından dolayı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu-
Borçlu ile 3. kişiler arasındaki ticari ilişki olduğunun borçlunun oğlunun ifadesinde de belirtilmesi, 3. kişi ile 4. kişinin aynı yer nüfusuna kayıtlı olması, davalı 4. kişilerin aynı şirkette ortak olmaları ve borçlu ile oğlunun satışlara rağmen taşınmazda uzun süre oturuyor olmalarını hayatın olağan akışına aykırı bulunması karşısında taşınmazların satışına ilişkin tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin ya da sonraki maliklerin satın aldığı malı elinden çıkarması ya da cebri icra suretiyle malın ellerinden çıkması durumunda; bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş fark olduğunun kabulü gerekirse de taşınmaz üzerinde ipotek olması durumunda, ipotek bedelinin de satış bedeline eklenmesi gerekeceği, bununla birlikte davalıların borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduklarına dair yeterli kanıt bulunamadığı, ayrıca satışın kısa aralıklarla olduğu diğer delillerle de desteklenmediği takdirde satış değerindeki fahiş farkın tek başına kötü niyet karinesi kabul edilemeyeceği-
Davalılar dördüncü kişilerin kötü niyetli olduklarına ilişkin kanıt bulunmadığından bu davalılar yönünden davanın reddine, davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu anlaşıldığından ve davalı diğer üçüncü kişinin satın aldığı taşınmazın gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunduğu anlaşıldığından bu davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davalı üçüncü kişiye satılan dava konusu taşınmaz yönünden daha önce dairede incelenip karar verilen başka kararlar olduğundan adı geçen davalının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesi gerektiği-
Taşınmaz satışının borçlu tarafından diğer davalıya satışının borca mahsuben gerçekleştiğinin kabul edildiği halde, İİK. mad. 279 koşullarının bulunup bulunmadığı ve şayet şartların mevcut olmadığı kanaatine varılmış ise, borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olup olmadığı üzerinde durulmadan hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı tanıkları da dinlenerek davalının, borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne (tasarrufun iptaline) karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalının, borçlunun baldızı olduğu, bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu; bu tasarrufun İİK. mad. 280/1-2 uyarınca da iptale tabi olduğu-
Davalı borçlu ile davalı 3. kişinin amca yeğen oldukları, davalı amcanın diğer davalı borçlu aleyhine takip yaptığı ve bu takipte borçlunun icra dosyasına verdiği dilekçe ile lehine olan sürelerden feragat ve teminatın iadesine muvafakat ettiği, takibin kesinleştirilmesini istediği aynı günlü yazı ile de davalı borçluya ait SGK alacaklarının takip dosyasına ödenmesi için yazı yazıldığının anlaşıldığı, davalı üçüncü kişinin, alacaklı olduğu bonoların çeşitli tarihlerde düzenlendiği, borçludan alacaklı olmasına ve tahsil edememesine rağmen borç vermeye devam etmesinin hayatın olağan akışına olmadığı nazara alınıp davalı tanığının da muvazaalı takip ilişkisini doğruladığı gözetilerek tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davalılar arasındaki boşanmanın alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olması nedeniyle muvazaalı olduğu, 27 yıl önce boşanan davalıların ayrı evlerde yaşasalar da sık sık bir araya gelip köyde karı-koca olarak bilinmelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle "davalılar arasındaki temlik işleminin davacının alacağı ile sınırlı olarak iptaline, temlike konu icraı takip dosyasından davalı  üçüncü kişiye ödemelerin davalı üçüncü kişiden alınarak davacıya verilmesine"  karar verilmesi gerekirken, İİK. mad. 283/2 gereğince takip konusu alacağın davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kardeş olan davalı borçlu ile üçüncü kişi arasındaki tasarrufun İİK. mad. 278/3-1 ve 280/1 gereğince iptale tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak, düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanacağı-