Davalılar tenfizi istenen vasiyetnamenin iptali davasının tarafı olmadığına ve başka bir surette vasiyetnamenin iptalini de istemediklerine göre, davalılar yönünden hisseleri de gözetilerek ölüme bağlı tasarrufun tenfizine karar verilmesinin gerekeceği-
Muris İstanbul ili hudutları dâhilinde bankalarda bulunan paralarını vasiyetname yoluyla talepte bulunana bırakmış yani muayyen mal vasiyetinde bulunmuş olup; talepte bulunanın burada izleyeceği yolun, öncelikle murisin mirasçılarına bir uyarı göndererek vasiyetname yoluyla kendisine bırakılan paraları talep etmesi olacağı; bu talebin yerine getirilmesiyle zaten sorun kalmayacağı; aksi takdirde vasiyetname alacaklısının mirasçılar aleyhine usulüne uygun olarak vasiyetnamenin tenfizi talebinde bulunması gerekeceği-
Tenkis iddiasının defi yoluyla da ileri sürülebileceği; net tereke; terekenin aktifinden pasifleri çıktıktan sonra kalan kısmı olup; net terekenin miras bırakanın ölümü tarihindeki değerlere göre hesaplanacağı-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Belirli mal vasiyetine konu taşınmazların sabit tenkis oranında bölünemediği ve davalı yanın ayın verme tercihinde bulunduğundan davacıların saklı payları dışında kalan miktarın bedelinin davalıya nakden ödenmesi ve taşınmazlardaki miras bırakanın paylarının tamamının davacılar adına tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasçılardan her birinin, hakkını korumak için tek başına dava açabileceği-
Miras bırakanın irade ve amacının duraksamaya biçimde ortaya çıkarılmasının önemli olduğu, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul nedenlerinin bulunup bulunmadığı vs. somut olayın özelliklerine göre olguların göz önünde bulundurulması gerekeceği – Somut olaya geldiğimizde evladın ebeveynine bakmasının ve yardım etmesinin ahlaki bir görev olduğu ancak bu görevi yerine getirirken normalin ötesinde görev sınırını aştığında hizmetinin karşılığında bir şey istemesinin hukuka uygun olduğu ve ivazlı temlik hükümlerinin oluştuğu-
Mirasçılık ve mirasın geçişinin, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirleneceği – Murisin ölüm tarihinden 1 yıldan daha önceki zamanda yaptığı bağışların tenkise tabi tutulabilmesi için, bu bağışları saklı paylı mirasçıların paylarını zedeleme kastıyla yapıldığının aşikar olması gerekeceği-
Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli ise mirasın reddedilmiş sayılacağı, mirası hükmen reddetmiş sayılan kişinin, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek, bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yoluyla da ileri sürebileceği-
M. Y. mirasçılarından K. Y., miras payları oranında iptal ve tescil talep eden davacılar arasında olmayıp davalı durumunda bulunduğuna; bu itibarla davalı K. Y.'nin miras bırakandan gelen payı yönünden iptal ve tescil talebi bulunmadığından onun payını da kapsar şekilde hüküm kurulamayacağı-