Hakim, miras yoluyla intikal eden terekenin tamamı ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamım bir mirasçıya vermek sure­tiyle paylaştırma yapabilir; taraflar arasında payların özgülenmesinde anlaşma sağlanamadığından, her bir mirasçıya han­gi taşınmazın verileceği konusunda mahkemece kura çekme yo­luna gidilmesinin isabetli olduğu-
Temlikin akrabalar arasında satış şeklinde yapılmış olması halinde ise bu kez İçtihadı Birleştirme Kararının aradığı “hibe veya miras hukukuyla ilgili amacı” nın bulunup bulunmadığı hususunun, diğer bir ifade ile akrabalar arasında yapılan her temlikte somut uyuşmazlığın niteliğine göre temlikin hibe veya miras hukukuyla ilgili amaçlarla yapılmış olup olmadığının yöntemince ispatı aranmalı ve ispatı halinde temlikle önalım hakkının kullanılmasının mümkün olamayacağı-
2006/216 esaslı davaya konu temliklerin de dikkate alınarak, miras bırakanın gerçekleştirdiği tüm temliklerdeki iradesinin denkleştirme amacı güdüp gütmediğinin açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği-
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir; böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamayıp, daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmayacağından; davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Mevcut nüfus kayıtları davacı ile dedesinin babası arasındaki nesep ilişkisini kanıtlamaya yeterli olduğundan mevcut nüfus kayıtları dikkate alınarak mirasçılık belgesinin verilmesinin gerekeceği-
Murisin ölünceye, kadar tüm yaşamı boyunca hukuki ehliyete sahip olduğu, aklının başında ve yaptığı işlerin farkında olduğu; bunun yanında, murisin ölünceye kadar bakma sözleşmesini yapma amacının, yanında kaldığı, kendisine ve zeka özürlü diğer oğluna bakan davalıya bu hizmetleri karşılığı ve ölünceye kadar iyi bir şekilde bakımını temin etme amacıyla, bilerek ve isteyerek devretmek olduğu anlaşılmakta olduğundan murisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığını gösteren hiçbir delil ve emare olmadığı, dolayısıyla ehliyetsizlik yönünden bir araştırma yapılmasının gerekmediği-
Yerel mahkemece davacıların talebinin tenkise yönelik olduğu gözetilerek, tenkis koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmasının ve sonucuna göre hüküm kurulmasının gerekeceği-
Dava dilekçesinde “tapu iptali suretiyle tenkis” istenmiş ise; mahkemece, davacıların talebinin tenkise yönelik olduğu gözetilerek, tenkis koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Dava konusu 1673 parselin davalı tarafından 10.06.1969 tarihinde tapulama suretiyle edinildiği ve davalı H.'nin bu taşınmazı üçüncü kişilerden satın aldığı, ancak satış bedelinin muris tarafından ödendiği ispat edilmediği düşünülmeden 1673 parsel için tenkise hükmedilmesi, yine miras bırakanın ölümünden önce 14.05.1966 tarihinde davalıya bağışlanan 1335 parsel sayılı taşınmazın mal kaçırma kastıyla bağışlandığı hususu da kanıtlanamadığı halde bu iki parsel yönünden tenkis kararı verilemeyeceği-
Miras bırakan hesabına davalı tarafından emlak alım bedeli adı altında para yatırıldığı dekontla sabit ise de, anılan işlemin muvazaanın gizlenmesi amacıyla yapıldığı şeklinde düşünülmesinin gerekeceği-