Murisin yasal mirasçıları mirası reddetmedikleri sürece basit bir başvuru işlemiyle iptal edilmeyen (murise ait) abonelik üzerinden tüketilen enerji bedelinden kullanıcı olup olmadıklarına bakılmaksızın abonelikten kaynaklanan borçtan sorumlu oldukları-
Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmadığı ancak, davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesinin mümkün olacağı, bu durum karşısında mahkemece, HMK. mad. 124 uyarınca davayı mirasçılara yöneltme imkanı tanınıp tanınmayacağı hususu değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Abonenin (ölümü hâlinde mirası reddetmemiş mirasçıların); aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği-
Vasiyetnamenin iptali istemine ilişkin davalarda vasiyetnamenin tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verileceği-
Mirasbırakanın öldüğü tarih itibariyle borcu batık olduğu anlaşılan terekenin, bir kısım borçlarının mirasçılar tarafından ödenmesinin terekeyi kabullenme olarak değerlendirilemeyeceği-
Mirasbırakanın esaslı bir hataya düştüğünün sabit olmaması, mirasbırakanınn ıskat sebeplerinin varlığına inanması ve tasarrufta bulunması halinde ıskatı içeren ölüme bağlı tasarrufun davacıların saklı payı dışında (tasarruf nisabı oranında) yerine getirileceğinin kabul edilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasında düzenlenmiş “R.i Taksim ve Sulh Sözleşmesi”nde, “Paylaşılması ve anlaşılması mümkün olmayan Nazilli Şimşelli Köyü 119 ada, 18 parselde kayıtlı 7.097.06 m2 miktarlı kestanelik yönünden ortaklığında giderilmesi davası devam edecek, satış parası mirasçılar arasında miras paylarına göre paylaşılacaktır.” hükmüne yer verilmiş olup, bu hüküm ile tarafların 18 nolu parseli paylaşım dışı bıraktıklarının açıkça anlaşıldığı, bu nedenle, mahkemenin dava konusu parsel hakkında taksim sözleşmesi gereğince ret kararı vermeyip esastan karar vermesine ilişkin direnme kararının yerinde olduğu-
Davanın, murise ait olup muvazaalı devredilen hisselere yönelik olduğu gözetilmek suretiyle, davalılara ait olup ayrıştırılan hisselerden; öncesi murise ait olmayıp, davalıların doğrudan üçüncü kişilerden devraldıkları hisselerin iptale tabi olmadığı göz önünde tutularak varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Miras bırakan tarafından davalıya yapılan temlik yönünden hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılmaması, temlik tarihindeki gerçek değerinin tespit edilmemesi, miras bırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacının bulunup bulunmadığı, temlike konu taşınmaz dışında başka mal varlığının olup olmadığı, murisin diğer çocukları ile husumeti ve davalı oğlunu diğer çocuklarından öne çıkaracak bir olgunun bulunup bulunmadığı, davalının satış tarihinde çekişmeli taşınmazı alım gücünün araştırılmaması, sonucuna göre de, muris tarafından davalıya yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmemesinin doğru olmadığı-
Kural olarak, tüm mal varlığının veya buna yakınının temlikinde muvazaadan söz edilebilir ise de, bakım alacaklısının kendisiyle ilgilenilmesi, ihtiyaçlarının kısmen ya da tamamen karşılanmasını teminen verilebileceği taşınmazları gözetildiğinde, davaya konu, üzerinde iki katlı bina bulunan ve birlikte kullanılan taşınmazlar dışındaki taşınmazların hisseli ve düşük değerli olması gözetildiğinde, davaya konu taşınmazları devredilmesindeki amacın; bakılmak değil, muvazaa olduğu şeklindeki görüşün, gerçekten tek taşınmazı olan veya taşınmazları arasında devre uygun bulunan taşınmazın diğer taşınmazlarından değerli olan kişilerin ölünceye kadar bakım akdi yapamayacakları sonucunu doğuracağı, bunun da yasanın teminatı altındaki akit yapma serbestisi ile bağdaşabileceği söylenemeyeceği- Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri ivazlı akitlerden olup bu tür temliklerde tenkis hükümlerinin uygulanamayacağı-