İcra takip dosyasından yapılan ödeme emri tebligatı Tebligat Kanunu mad. 35 uyarınca borçlu şirkete tebliğ edilerek takip kesinleşmiş olup, mahkemece davanın esası incelenip sonucuna göre hukuki durumun takdiri yerine beraat kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı vekili tarafından şirketin bulunduğu ili belirterek "ilgili sicil müdürlüğüne yazı yazılması gerektiğini" bildirmesine rağmen mahkemece şirketin güncel adresi araştırılmadan yargılamaya devam olunmmasının hatalı olduğu- Mahkemece davalı şirket vekiline usulune uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği ile delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi geretiği-
Üst sınır ipoteğine dayalı olarak yapılan takipte, borçluların usulüne uygun hesap kat ihtarı tebliğ edilmediğinden icra emri gönderilemeyeceğine ilişkin şikayetlerinde, takip borçlularından ikisine çıkarılan ihtarnamenin Tebligat Kanunu’nun 21/1 maddesine uygun olarak tebliğ edilmediği, diğer borçlu şirkete çıkarılan tebligatın ise Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddelerine aykırı olarak şirket yetkilisi yerine çalışana tebliğ edildiği, bu durumda usulüne uygun hesap kat ihtarı tebliğ edilmediğinden örnek 9 ödeme emri tebliği gerekirken icra emri tebliği usulsüz olup icra emrinin iptali gerekeceği-
Borçlu şirketin ticaret sicilinde belirtilen adresine Tebligat Kanunu mad. 35 uyarınca ödeme emri tebligatı yapılmasının ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği ve eylemin ticaret siciline kayıtlı adreste yapılan haciz ile öğrenildiğinin kabulü ile, kayıtlı olunan vergi dairesi müdürlüğünün yazısıyla mükellefin adreste bulunmadığının tespiti sonucu re'sen terk çalışmalarının başlatılmış olduğu anlaşıldığından, sanığın mahkumiyeti yerine, üç aylık şikayet süresinin geçtiği gerekçesiyle şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesinin hatalı olduğu- İİK. mad. 349/5'deki özel düzenlemeye rağmen, sanığa CMK’nun 176/2 ve 98/2. maddelerindeki şerhi içeren duruşma davetiyesi tebliği ile yetinilmesinin hatalı olduğu-
Sicil kayıtlarından terkin edilen borçlu şirket adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilen ödeme emrinin geçerli olmadığı- Ödeme emri tebliğ edilmediğinden takip kesinleşmemiş olup, geçerli bir haczin varlığından bahsedilemeyeceğinden bahisle istihkak davasının, ön koşul yokluğundan usulden reddinin gerektiği- Davalı yararına maktu vekalet ücretinin takdiri gerekirken, davanın esastan reddi ile nispi vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğu-
Borçlu şirketin “Ayvalı Mahallesi,146.cadde No: 23/B Etlik Keçiören-Ankara” adresine çıkarılan örnek 6 nolu icra emri tebligatının, adreste muhatap firmanın tespit edilmediği şerhi ile iade edildiği, borçlu şirketin adresinin ticaret sicil memurluğundan sorulduğu, ticaret sicilinde kayıtlı adresinin de icra emri tebliğ edilip de iade edilen adresle aynı olduğu, bu durumda ticaret sicil adresine çıkartılan ve iade gelen bir tebligat mazbatası olduğundan bu adrese icra emrinin, kıymet takdiri raporunun ve satış ilanının 35. maddeye göre tebliği TK'nun 35/4. maddesine göre usulüne uygun olup ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki gerekçesinin doğru olmadığı-İcra emrinin tebliğ tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 150/e maddesi hükmüne göre; taşınmaz rehninin satışının, ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren bir sene içinde istenmesi gerekeceği, bu sürede satışın istenmemesi ve satış avansının yatırılmaması halinde ise takibin düşeceği-
Tebligatların dosyaya vekaletname sunan vekile yapılması gerektiğinden, bu husus gözardı edilerek bilirkişi raporu, ıslah dilekçesi ve sair belgelerin vekil yerine asile tebliğ edilmesinin hatalı olduğu, yargılama aşamasında yapılan usulsüz tebligatlar nedeniyle davalının savunma hakkı kısıtlandığı-
Önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, ancak MERNİS adresinin olmadığının tespiti halinde 35. maddeye göre eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği- Duruşma davetiyesinin sanığın yetkilisi olduğu anlaşılan borçlu şirketin ticaret sicilinde müseccel adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre usulsüz tebliği ile sanığın yokluğunda yargılama yapılarak savunma hakkının kısıtlanmasının hatalı olduğu- Sanığın yetkilisi olduğu borçlu şirketin müseccel adresinde yapılan zabıta araştırmasında, firmanın adreste bulundığu ve 2015 yılı içinde adresten ayrıldığı, Vergi Dairesi’nin müzekkere cevabına göre borçlu şirket hakkında re’sen terk işlemi uygulandığı buna rağmen şirketin ticaret sicilindeki kaydının faal göründüğü gözetilerek, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, haciz işlemi uygulanmadığından bahisle beraat hükmü kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davalıya usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İhbar dilekçesinin Tebligat Kanunu 35. maddesine göre tebliğe çıkartılmasına karar verilmesine rağmen, tebliği beklenmeksizin dilekçe hakkında karar verilmesi hatalı olduğundan, ihbarı talep edilen tüm alt işveren şirketlere ihbar dilekçesi ve dava dilekçesinin tebliği sağlanarak ve tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları eksiksiz dosyaya alınarak ihbar edilen taşeron şirket/şirketlerin, sunmaları halinde beyan dilekçeleri ile delillerin değerlendirilmesi, ihbar olunan şirketlerin cevap vermemeleri halinde ise asıl işveren olan davalı şirketin cevap dilekçesinde ve aşamalarda belirttiği üzere davacı işçiye ait özlük dosyası ile bordro, makbuz gibi ödeme belgelerinin alt işveren şirketlerden istenerek sonucuna göre karar vermesi gerektiği-