Taraflar arasındaki 13 parsele ilişkin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, davalı dışında başka hissedarların bulunmasına rağmen bu kişilerin sözleşmeyi imzalamamış olmaları nedeniyle geçersiz olduğu ve bu nedenle taşınmazdaki dairelerin tapusunu istenmesinin söz konusu olamayacağı- Diğer maliklerin sözleşmeye muvafakat verip vermedikleri ve daha sonra bunlarla sözleşme yapılıp yapılmadığı ve sonuç olarak bu sözleşmenin geçerli hale gelip gelmediği konusunda yeterli araştırma yapılmadığından, belirtilen bu hususlarda yeterli araştırma yapılarak diğer hissedarlarla sözleşme yapılıp yapılmadığı veya muvafakat vermeleri sebebiyle geçerli olduğunun anlaşılması halinde bu kez davacı tarafa inşaatın yasal hale getirilmesi konusunda yeterli süre ve yetki verilerek yasal hale getirilmesi, yasal hale getirilmesi durumunda tarafların talepleri hakkında ayrıca karar verilmesi gerektiği- Davalının, gerek cevap dilekçesi gerekse imzası bulunan ve itiraz etmediği sözleşme uyarınca, dava konusu parselin 1/2 hissesine sahip iken, bunun yarı hissesinin bedelinin davacı tarafından kendisine verildiğini ve bunun davacıya ait olduğunu kabul ettiğine göre, davalının, hali hazırda adına kayıtlı 39/70 hissesinin yarısının ve davalının sözleşmeden sonra sattığı hisseleri de nazara alınarak bu hisselerin de yarısının davacıya ait olduğunun kabulüyle, davacı talepleri hakkında hüküm kurulması gerektiği-
İ. anlaşmasının varlığını kanıtlayacak yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belge ibraz edilmemesi halinde ispatlanamayan davanın reddi gerektiği-
Tacir olan tarafların cezanın fahiş olduğundan bahisle tenkisini isteyemeyecekleri sabit olsa da istisnai olarak kararlaştırılan cezanın tacir olan borçlunun iktisaden mahvına neden olacak derecede ağır ve yüksek olması halinde, adap ve ahlaka aykırı tamamen veya kısmen iptâlinin mümkün olduğu-
Davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı olarak açılan tazminat istemine dayalı somut uyuşmazlıkta, tarafların kanunun emredici hükümlerine aykırı davranmadıkça sözleşme serbestisi bulunduğu-
1. HD. 05.04.2018 T. E: 2015/9231, K: 8778-
1. HD. 05.02.2018 T. E: 2015/7054, K: 722-
Maliki olduğu 345 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümü davalının oğlu ile kendi kızının evlenebilmeleri için masrafların karşılanması amacıyla, kredi temini için davalıya temlik ettiğini; ancak kredi temini sonrasında taşınmazın iade edilmediğini ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile kendi adına tesciline-
Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'nun yazısına göre, sözleşme konusu taşınmazın "3. derece arkeolojik sit alanında" yer aldığının anlaşıldığı, taraflar arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden sonra makul süre içerisinde yüklenici tarafından inşaat ruhsatı için müracaatta bulunulduğu, ancak Koruma Bölge Kurulu'nun ilgili yazısına istinaden taşınmazın bulunduğu yerde öncelikle sondaj kazı çalışması yapılarak sonuçlarının kurulca değerlendirilmesinin gerektiğinin bildirildiği, bunun üzerine yüklenici tarafından gerekli masraf karşılanmak suretiyle sözleşme konusu taşınmaz üzerinde sondaj kazı çalışması yaptırılarak Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun kararına göre "taşınmazda 2863 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir kalıntı veya buluntuya rastlanılmadığından yapılanmaya gidilebileceği, geçiş dönemi koşulları ve kullanım esasları doğrultusunda hazırlanacak yeni yapılanma projesinin değerlendirilmek üzere kurula iletilmesine" karar verildiği, bu arada Belediye tarafından hazırlanan "Koruma amaçlı imar planının" Koruma Bölge Kurulu'na sunularak onay için Büyükşehir Belediyesi'ne gönderilmiş olduğunun anlaşıldığı, halen de onay için beklenildiğinden inşaat ruhsatı verilmesinin henüz mümkün olmadığı, bu hususun TBK. mad. 27 gereğince objektif imkasızlık oluşturduğundan artık yüklenicinin edimini süresinde ifa etmediğinden bahsedilemeyeceği, kaldı ki sözleşmenin ifası açısından makul sürenin de henüz sona ermediği gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
1. HD. 14.12.2017 T. E: 2015/4603, K: 7333-
Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi- Boşanma kararının verildiği tarihteki ekonomik ve sosyal durumlar belirlenmemiş ve tarafların boşanma tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarihteki mal varlıkları konusunda bir karşılaştırma yapılmamış olduğundan, mahkemece anlaşmalı boşanma kararının verildiği tarihi itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının belirlenmesi, belirlenen bu durumun nafakanın kaldırılması amacıyla açılan eldeki davada aldırılan ekonomik ve sosyal durumlar ile kıyaslanması, boşanma kararından sonra tarafların  mal varlığında ve gelirinde bir değişiklik olup olmadığını detaylı şekilde araştırılması, değişiklik var ise, bunun kararlaştırılan nafaka miktarına ne ölçüde etkisi bulunduğunu tartışılması ve başlangıçtaki denge gözetilmek suretiyle, bununla birlikte "çoğun içinde az da bulunur” kuralı gereği, nafakanın tamamen kaldırılması yerine, hakkaniyet ölçüsünde indirim yapılabileceği de gözetilerek karar verilmesi gerektiği-