Vekaletnameye dayalı temsil yetkisinin (vekalet görevinin) vekil tarafından, vekalet verenin zararına, kendisinin veya işbirliği yaptığı başka birisinin yararına kullanılması halinde, yapılan işlemin (satış, kira vb.) vekil edeni bağlamayacağı çünkü vekilin (ve onunla işbirliği halinde olan üçüncü kişinin) «objektif iyiniyet kuralları»na (MK. 2) aykırı hareket etmiş sayılacağı –Vekalet verene ait çekişmeli taşınmazı değerinden çok düşük bir bedelle satın alan kişinin iyiniyetli sayılamayacağı– Vekaletin kötüye kullanması nedeniyle açılan iptal ve tescil davalarının zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere bağlı olmadığı– Vekaletnameye dayalı temsil yetkisinin (vekalet görevinin) vekil tarafından, vekalet verenin zararına, kendisinin veya işbirliği yaptığı başka birisinin yararına kullanılması halinde, yapılan işlemin (satış, kira vb.) vekil edeni bağlamayacağı çünkü vekilin (ve onunla işbirliği halinde olan üçüncü kişinin) «objektif iyiniyet kuralları»na aykırı hareket etmiş sayılacağı-
Hakimin hukuk yaratma alanına girebilmesi için, çözümü gereken olaya uygulanabilir kanun hükmü veya örf ve âdet kuralının bulunmamasının yeterli olduğu, hakimin yasa boşluğunu doldururken, kanun koyucunun yapacağı gibi, tarafların karşılıklı menfaatlerini tesbit ederek, bunları adalet süzgecinden geçirip, hayat ihtiyaçlarını karşılayan ve aynı zamanda mevcut hukuk düzeni ve hukuki güvenlikle bağdaşan bir kural bulmak durumunda olduğu.–
Hakimin önüne gelen uyuşmazlığı sırasıyla “yasa”, “sözleşme”, “örf ve âdet”e göre, eğer örf ve âdet de yoksa “kanun koyucu gibi hareket ederek” çözümleyeceği -
Uzun süreli Kira sözleşmesinin yapıldığı sırada karşılıklı edimler arasında var olan dengenin sonradan koşulların olağan üstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulması halinde, işlem temelinin çöktüğü dikkate alınarak, sözleşmedeki boşluğun, tarafların iradelerine, sözleşmenin anlamına önem verilerek, dürüstlük kuralı çerçevesinde doldurulması (sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması) gerekeceği (MK. 1, 2, 4)-
Tüketicilerin, iltihaki sözleşmelerdeki “genel işlem koşulları” yoluyla sömürülmesini önlemek için, hakimin, MK.’nun 1. maddesinin kendisine tanıdığı “kanun koyucu gibi hareket etme” yetkisine dayanarak, özellikle hakların kullanılmasında ve borçların yerine getirilmesinde objektif iyiniyet kurallarına uymayı öngören MK. 2/I, kişiliğin korunmasını düzenleyen MK. 24, ahlaka aykırı sözleşmeleri yasaklayan BK. 19/II (şimdi; TBK. mad. 26) gibi genel kurallar çerçevesinde, sözleşme özgürlüğüne, tüketiciyi koruyucu sınırlamalar getirebileceği -
Modern çağın ihtiyaçlarından doğan ve kendine özgü bir sözleşme tipi olan sorumluluk sigortası, Türk Ticaret Kanunu'nda ayrıca düzenlenmediğinden, Avrupa ülkelerine gönderilen malların, araçta çıkan yangın nedeniyle yok olması halinde; bu devletler CMR sigortası yapmayan araçları ülkelerine sokmadıklarından, uygulamada, zorunlu mali sorumluluk sigortası haline dönüşen sigorta poliçesi ve ek şartnamenin örf ve adete uygun olan hükümlerine, hukukumuzdaki yangın dolayısıyla sorumluluk sigortasının kıyas yoluyla uygulanmasından çıkan sonuca göre sigorta akdinde taraf olmayan alıcı durumundaki üçüncü kişinin, zarardan dolayı, doğrudan doğruya sigortacıya başvurma hakkının varlığının kabul edilmesi gerekeceği-
Kanuni boşlukların Medeni Kanunun 1. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak, benzer haller için öngörülen düzenlemeler kıyas edilerek doldurulması gerekeceği–
Tarladaki ürüne hangi hayvan tarafından zarar verildiğini saptamak için o yörede uygulanan “koyun çekme” ya da “sürü çekme” denilen örf ve âdet niteliğindeki yönteme başvurulması ve bunun sonucuna göre hüküm verilmesi gerekeceği -