Bilirkişi raporuna göre; sözleşme süresi sonuna kadar olan 22 aylık kira bedeli belirtilmesine rağmen, gerekçe ile uyumsuz şekilde 2 aylık kira bedeli yönünden itirazın iptaline karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratılmasının hatalı olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemi-
Mahkemece, sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedellerine ilişkin gerekçede; "kasaların kaybolmasından davalının kusurlu ve sorumlu olduğu anlaşılmış olup, zarar görende TBK 'nun 52 maddesi gereğince zararın artmaması için kendisinden beklenen tutum ve davranışları sergilemekle yükümlü olup, yapılan yargılama sırasında, bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre; kasalar üzerinde davalının logosunun bulunduğu ve kasaların davalıya özel hazırlandığı anlaşılmış olup, bu tarz özel üretimlerde zararın artmaması ve zararın azalması için davacı tarafından yapılabilecek her hangi bir husus bulunmadığı, kasaların kaybolmasında ve zararın meydana gelmesinde davacının yapması gereken her hangi bir işlem olmadığı, dolayısıyla davacının herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmış olup, davacının sözleşme süresinin sonuna kadar mahrum kaldığı kira bedellerini ve davalı tarafından kaybedilmiş olan kasa bedellerini talep etme hakkına sahip olduğu ve alınan bilirkişi raporları ile davacının talebe hak kazandığı" belirtildiği, bilirkişi raporuna göre; sözleşme süresi sonuna kadar olan 22 aylık kira bedeli 1.963.421,24 TL olarak belirtilmesine rağmen, gerekçe ile uyumsuz şekilde 2 aylık kira bedeli olan 178.492,84 TL yönünden itirazın iptaline karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratılmış olduğu-
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından; bu gibi taşımalarda tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerektiği-Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olması gerektiği- Desteğin alkollü olduğunu bildiği araca binmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğu nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiği-
Çiftçilerden herhangi bir tahsilat yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması ve sonrasında yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak kusur durumunun ve zarar miktarının belirlenmesi gerektiği- İş yoğunluğu, personel yetersizliği, arazilerin çokluğu ve tapusuz arazilerde tespit güçlüğü gibi durumlar nazara alınarak, TBK mad. 51 ve 52 uyarınca hakkaniyet indirimi hususunun gözetilmesi gerektiği-
Her somut olayın özelliğine göre tazminatın kapsamını belirleme ve hakkaniyet çerçevesinde takdir yetkisini kullanma imkanının hakime verildiğinden, hakimin karşılıklı yararlar dengesini de göz önünde tutarak, açıklanan yönler ve dava konusu olayın gerçekleşme biçimi, çalışma koşulları, yapılan işin mahiyeti, davalıların bir çıkar elde etme amacı bulunmadığı da gözetilerek, tahsiline karar verilen zarar miktarında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği-
Dosya kapsamından istihkak raporlarında çalışma yapıldığı belirtilen alan ile fiilen bakım çalışması yapılan alanın miktar olarak ve yapılan işin mahiyeti itibariyle örtüşmediği anlaşılmakta ise de davalının sorumlu olduğu orman bölmesinin genişliği, çalışma koşulları ve yapılan işin mahiyeti ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, hesaplanan tazminattan davalı yararına TBK mad. 51 ve 52 gereğince uygun miktarda hakkaniyet indirimi yapılmak üzere kararın bozulması gerektiği-
Davacının zararın doğmasına sebep olan fiilin, gerek doğmasında gerekse artmasında davalıyı tahrik edici ifade ve hareketleri ile etkili olduğu, dolayısıyla davalının durumunu ağırlaştırdığı anlaşıldığından tazminatın tamamen kaldırılması gerektiği-
Ceza yargılamasındaki olayın kabul şekli ve dosyadaki tüm deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde, TBK mad. 52/1 hükmünü uygulanma imkanının ele alınıp mahkemece değerlendirilmesi gerektiği- Davalının eylemini haksız tahrik altında kalarak gerçekleştirdiği benimsenerek ceza mahkemesince cezasında indirim yapıldığından, haksız tahrik nedeniyle manevi tazminatta da indirim yapılması gerektiği-
Yargıtayın düzelterek onama kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilmediği ve bu suretle kararın kesinleştiği anlaşıldığından, mahkemece kesinleşen bu karar hakkında yeniden bir inceleme yapması mümkün olmadığı ve direnme kararı verilemeyeceği- Yargıtay bozma kararının birinci bendinde davacı erkek eşin ağır kusurlu olduğu hususu "düzeltilerek onama" kararı verilerek kesinleştiğine göre, TMK. mad. 174/2, 4 ve TBK. mad. 50, 51, 52, 58 dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminat talebinin reddi yönünde direnme kararı verilmesinin hatalı olduğu-  Boşanma ve ayrılık davalarında eşlerin kusur durumunun, geçici tedbir nafakası takdir edilirken dikkate alınmayacağı- Eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı- Tedbir nafakasının geçici önlem niteliği dikkate alındığında, davalı kadın için tedbir nafakası verilmesi gerektiği- Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin yapılan araştırma sonucu dosya içine giren bir tutanakta "davalı kadının ev hanımı olduğu" bildirilmesine karşın, diğer bir tutanakta ise "bir peynir fabrikasında aylık asgari ücretle çalıştığının" belirtildiği, bunun yanında bir kısım tanıklar da davalının çalıştığı yönünde beyanlarda bulunduklarından, davalı kadının sürekli ve düzenli bir gelirinin bulunup bulunmadığı hususunun tam olarak açıklığa kavuşmadığı, o hâlde mahkemece, davalı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise bunun sürekli mahiyette olup olmadığı, gelirinin düzenli ve yeterli olup olmadığı hususu araştırılarak yoksulluk nafakası istemi hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-