Geçici nitelikteki tedbirlerin alınmasına tarafların kusur durumlarının etkili olmadığı, tedbir nafakası isteğinin "davalının kusurlu olduğundan" bahisle reddedilemeyeceği-
Davacı-karşı davalı (kadın)’ın asgari geçim standardını sağlayacak sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, davalı-karşı davacı (koca)’nın ise herhangi bir işte çalışmadığı, davacı-karşı davalı (kadın)’ın yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı (kadın) lehine takdir edilen yoksulluk nafakası az olup, daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının TMK 166. maddesine dayalı anlaşmalı boşanma davasının, davalı istemi kabul etmediğinden çekişmeli boşanma davasına dönüştüğü ve bu davada davacı yanca yoksulluk nafakası talebinde bulunulduğu, anlaşmalı boşanma davasında talep edilmeyip, çekişmeli boşanma davasında talep edilen nafakanın kabulü ile davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası az olup, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı kadının emekli avukat olup, emekli maaşı ve kira gelirinin bulunduğu, İstanbul ve Silivri'de taşınmazlarının olduğu, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşullarının oluşmadığı, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin gerekeceği-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan isteyebileceği nafakanın, hakkaniyet ilkesine uygun miktarda olması gerekeceği-
Nafaka davalarının aile hukukuna ilişkin bulunduğu ve Aile Mahkemesinde bakılması gerektiği-
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında kabul edildiği gibi ;yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekeceği; "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiş olduğu; nafaka alacaklısı kadının, çalışıyor olsa bile 250,00- TL nafaka ve asgari ücret ile, zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemeyeceği, başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu, yoksulluktan kurtaracak mahiyette olmadığı, davacının da bu durumda, davalı kadın ile aynı ekonomik şartlara sahip olması, nafakanın kaldırılmasına değil, artırılması veya azaltılmasına etki edecek olgulardan olduğu-
Yargıtayın yerleşik kararlarında, "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" bu itibarla asgari ücret düzeyinde gelir sahibi olmanın yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiş olduğu, ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olup, bu durumun nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınması gerekeceği-