Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa da, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamayacağı- Sonradan tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan üçüncü kişinin, haczin kaldırılması için  genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerhi tarihinden itibaren yasal beş yıllık süre geçtiği halde sicilden terkin edilmediği için, satış vaadine ilişkin bu şerhi görerek taşınmazı satın alan davalının iyiniyetli temellük eden olduğunu kabul etmenin olanaklı olmadığı ve davacının 4721 sayılı kanun mad. 716 gereğince açtığı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini istemekte haklı olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Taşınmaz dava tarihi itibarıyla davalı kiralayan şirket adına tapuda kayıtlı ise de, yargılama sırasında mülkiyet durumu değişerek dava dışı kişiler taşınmazda 1/12 şer payla, davalı ise 8/12 payla paydaş hale gelmiş olduğundan, davaya konu taşınmazın yeni paydaşları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra kira sözleşmesinin tapu kaydına şerh verilmesine ilişkin davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken mahkemece taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
TMK'nun 1009 ve devamı maddelerinde tapu siciline şerh verilmesi gereken kişisel haklar sınırlı olarak sayıldığı, sadece kanunlarda açıkça öngörülen hakların tapu siciline şerh verilebileceğinin hükme bağlandığı,tescil ve şerhlerde olduğu gibi beyanlar sütununa kayıt hususu da TMK mad.1012 düzenlendiği,zilyetliğinde kanunlarda belirtilen şerh edilebilir haklardan olmadığı- Esasen zilyet yararına tapulama tespit tarihinde zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşması halinde taşınmazın adına tespit ve tescili mümkün bulunduğuna göre ayrıca zilyetlik şerhi verilmesi için bir nedenin de bulunmadığı ,tapu kaydına konulan zilyetlik şerhinin hukuki dayanaktan yoksun, yok hükmünde bir şerh olduğu, hiç bir hüküm ve sonuç doğurmayacağı, devamında yasal bir zorunluluk ve davalıların korunması gerekli yararlarının da bulunmadığı-
Satış vaadi şerhinden sonra konulan haczin, lehine şerh konulan kişiye karşı ileri sürülemeyeceği ve şerh sonrası 5 yıllık süre içerisinde tapuda taşınmazı devreden şikayetçinin haczin kaldırılması yönündeki şikayetinin mahkemece kabulü ile icra müdürlüğünce tapu kaydına konulan haciz şerhinin kaldırılmasına karar verileceği-
Türk Medeni Kanunun 1009.maddesinde tapu siciline şerh verilecek haklar tek tek sayılmış olup devre tatil hakkı yer almadığından tapu siciline şerh edilemeyeceği- Şikayete konu ihalede ödenecek katma değer vergisi oranının değişiklik öncesi hükümlere göre belirleneceğinden ve taşınmazların kıymet takdir raporunda balkon dahil 50 m2 oldukları tespit edildiği görüldüğünden, KDV oranının %1 oranı üzerinden uygulanması gerektiği-
Beyanlar hanesindeki şerhin değiştirilmesi davasında, isteğin şerh niteliğinde olduğu açıklanmış olsa bile evin mirasçılara ait olduğu hususunun şerhler hanesine yazılamayacağı-
İyiniyetin varlığı halinde, davalılar yararına geçerli bir tescilin sonuçlarının meydana geleceği-
Satış vaadi sözleşmeleri ile edinilen kişisel hakkın alacağın devri (temliki) hükümlerine göre üçüncü şahıslara devrinin mümkün olduğu-
Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu - Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi ve Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca satış vaadi sözleşmesi ile tanınan ileride satın alma hakkının tapu siciline şerhinin olanaklı olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor