İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması hususu dava şartlarından olup, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerektiği- Yerel mahkemece takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu belirtilmişse de, “yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin yetkisine yönelik bir itiraz bulunmadığı halde “yetkisizlik kararı” verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Takip konusu borcun birden fazla borçlusu bulunması halinde, alacaklının bunlardan birisinin ikametgâhının bulunduğu yerde -tüm borçlular hakkında- icra takibi yapabileceği, ancak bu hükmün (kuralın), yalnız «borçlulardan birinin ikametgâhındaki (onun için genel yetkili olan) icra dairesinde takip yapılması halinde» geçerli olacağı-
İcra mahkemesince «icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisizliğine» dair verdiği kararın kesinleşmesi üzerine, alacaklının on günlük (şimdi HMK. gereğince "iki haftalık" ) hak düşürücü süre geçtikten sonra «icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini» istemiş olması halinde, «önceki (yetkisiz icra dairesindeki takibin) açılmamış sayılacağı»-
İhtiyati haciz kararından sonra, bu kararın dayanağı olan alacak davasının, ihtiyati haciz kararı veren mahkemede de açılabileceği–
İcra dairesince İİK. 79 uyarınca gönderilen haciz talimatında “borçluya ait menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakların haczi yönünde ve genel nitelikte olmayıp da, belli bir malın veya hakkın haczinin istenmiş olması halinde yani haczin “nokta haczi” biçiminde yapılmasının istenmiş olması halinde, bu hacizle ilgili şikayetlerin, talimatı yazan (asıl icra) dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince inceleneceği-
İİK. 50 ve HUMK. 12 uyarınca; ihtiyati haciz kararının verildiği yerde de icra takibi yapılabileceği- (Not: HUMK. 12 yeni HMK'ya alınmamış olmasına rağmen, bugün İİK. 261/I, c: 1 gereğince de, ihtiyati haciz kararları bu kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesi tarafından yerine getirilir.)
“Yabancılık unsuru” bulunan olaylara –örneğin taraflardan biri veya her ikisinin yabancı olması, sözleşmenin kurulduğu veya ifa edileceği yerin yabancı ülkede olması gibi- ilişkin “yetki sözleşmeleri” hakkında, MÖHUK’un 31. maddesinin uygulama alanı bulacağı; iki Türk şirketinin Türkiye’de yaptığı ve aktin ifa yerinin de Türkiye’de bulunduğu bir sözleşmeye dayalı olarak doğan borç ilişkisinde “anlaşmazlık halinde İngiliz Kanunlarının uygulanacağı” biçimindeki anlaşmanın geçerli olmayacağı-
Bonoda keşidecinin protesto edilmemiş olması halinde, hamilin keşideci dışında cirantalara karşı takipte bulunamayacağı - Senette birden fazla borçlu bulunması halinde, bunlardan birinin ikametgahının bulunduğu yerde icra takibinde bulunulabileceği, bu durumda diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacakları ancak bu sonucun doğabilmesi için, borçlulardan biri hakkında onun için genel yetkili yer olan ikametgahında icra takibinde bulunulmuş olması gerektiği-