Borçlu vekilince, takibe itiraz dilekçesinde “yetki itirazı” yanında ayrıca “muaccel bir borcun bulunmadığı ve cari hesap alacağının da olmadığı” belirtilerek, borca da itiraz edilmiş olması halinde (yani akdi ilişkinin borçlu tarafından kabul edilmemiş olması halinde) BK.’nun 89/I maddesinin (şimdi; TBK. mad. 105) olaya uygulanamayacağı-
Ödeme emrine karşı borçlu sadece yetki itirazında bulunmuş ise, bu itirazın kaldırılması yetkisinin münhasıran icra mahkemesine ait olduğu-
Takip hukukunda yetkiyi belirleyen kuralların İİK’nun 34., 50. ve 360. maddelerinde düzenlenmiş olduğu; İİK’nun 360. maddesindeki yetki kuralının kamu düzeni düşüncesiyle sevk edilmiş “kesin yetki kuralı” olduğu-
Taşınır mala ilişkin istihkak davalarının -HUMK. 9 ve 512 maddeleri uyarınca- “davalının ikametgahının bulunduğu” , ”asıl icra takibinin yapıldığı” , ”haczi uygulayan talimat icra dairesinin bulunduğu” ve “eşyanın bulunduğu” yerdeki icra mahkemesinde açılabileceği-
İcra mahkemesince «icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisizliğine» dair verdiği kararın kesinleşmesi üzerine, alacaklının on günlük (şimdi HMK. gereğince "iki haftalık" ) hak düşürücü süre geçtikten sonra «icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini» istemiş olması halinde, «önceki (yetkisiz icra dairesindeki takibin) açılmamış sayılacağı»-
Takip konusu borcun birden fazla borçlusu bulunması halinde, alacaklının bunlardan birisinin ikametgâhının bulunduğu yerde -tüm borçlular hakkında- icra takibi yapabileceği, ancak bu hükmün (kuralın), yalnız «borçlulardan birinin ikametgâhındaki (onun için genel yetkili olan) icra dairesinde takip yapılması halinde» geçerli olacağı-