Borçlunun icra mahkemesine, birleştirilen dosya için verdiği itiraz dilekçesinde, sair şikayet ve itirazları ile birlikte, ikametgahını da belirterek yetki itirazında bulunduğu halde; anılan talep konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olmasının isabetsiz olduğu- Mahkemece; öncelikle birleşilen dosyadaki yetki itirazını çözümlenmesi ve borçlunun yetki itirazı yerinde görülmez ise; işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi; yetki itirazı kabul edilirse de bu durumda sair şikayet ve itirazların incelenemeyeceği hususu gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
İtiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan itirazın iptali davasının usulden reddi gerektiği- Takip asıl borçlusu mirasçıları ile ipotek borçlusu arasında mecburi takip ve dava arkadaşlığı bulunduğu ve tüm borçluların takibe itiraz etmesi durumunda, tüm borçlular aleyhine itirazın iptali davası açılması gerektiği- Bozma ilamından sonra ise, kredi asıl borçlusu aleyhine de açılan itirazın iptali davası asıl dosya ile birleştirilmişse de, 1 yıl içinde açılmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğinden, davalı mirasçı hakkında açılan dava bakımından birlikte dava açılması ve görülmesi şartı gerçekleşmemiş olup asıl davanın da reddi gerektiği-
Mahkemece davacı tarafından açılan davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiş ve buna göre hüküm kurulmuş ise de, 1086 sayılı HUMK'nun 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'nun karşılık 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları bağımsızlıklarını koruyacağından her davada talepler ayrı ayrı değerlendirilerek hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekeceği, asıl ve birleştirilen davalar hakkında tek hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenici tarafından hakedildiği iddia edilen bağımsız bölümlerin satışı için yetki verilmesi ve maddi tazminat talebine ilişkin davada, davacı tarafından tescili talep edilen dairelerin sözleşmenin teminatına ilişkin olarak iskan ruhsatı alınması şartına bağlanmış son daireler olduğu anlaşıldığından bu son dairelerin murisin davada taraf olmayan diğer mirasçılar içinde teminat oluşturduğuna göre dava dışı mirasçıların da bu davada taraf olması gerektiği-
Davacının birleştirilen her bir dava dosyasındaki dava dilekçesi ile vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin olarak ayrı ayrı talebi bulunduğuna göre bu hususta mahkemece ayrıntılı bir karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2., 3. ve 4. fıkralarında asıl ve birleşen davalar için toplu halde yargılama gideri ve vekâlet ücreti hesaplanmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Hakimin, aralarında bağlantı bulunduğu iddiası ile birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davalarda, yargılamanın daha iyi bir şekilde yürümesini sağlamak için davanın her safhasında istek üzerine veya kendiliğinden ayrılmasına karar verebileceği- Hizmet tespiti ve işçilik alacaklarına ilişkin davaların ayrılmasının daha uygun olacağı-
Asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
Tazminat davasında verilen ilk hükmün bozulması üzerine, davacı asıl davada talep etmediği faiz alacakları için ayrı bir dava açmış ve bu davanın eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece birleşen dava ile ilgili de değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerektiği-
Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılacağı-