Ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı pay oranının tapu iptali ve tescilinin mümkün olmaması halinde tazminat ve ecrimisil istemine ilişkin davada temyiz sınırının ve kanun yolunun açık olup olmadığının denetlenmesi bakımından mahkemece taşınmazın değerinin keşfen belirlenmesi, bundan sonra dava değerinin hesaplanması, bu değer üzerinden kanun yolu denetiminin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktarın 81.210,62 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar, ilgili Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
Dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktarın 14.000,00 usd (dava tarihindeki değeri 41.106,80 TL) olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar ilgili Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekeceği-
Davacı vekiline elektronik tebligat yoluyla 18.04.2023 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz harçlarının 02.05.2023 tarihinde yatırıldığı, davacı tarafından verilen temyiz dilekçesinin elektronik imza ile imzalanma tarihinin ise 03.05.2023 olduğu- Özel Daire kararının davacı vekiline 18.04.2023 tarihinde tebliğ edilmesiyle başlayan iki haftalık temyiz süresi 02.05.2023 tarihinde sona ermiş olup, davacının temyiz harçlarını süresinde yatırmasının yeterli olmadığı, temyiz dilekçesinin de süresinde verilmesi ve kaydedilmesi gerektiği- Davacının temyiz dilekçesini UYAP üzerinden 03.05.2023 tarihinde elektronik imza ile imzaladığı görüldüğünden temyiz başvurusunun süresinde olmadığı- "Öncelikle temyiz dilekçesinin süre yönünden incelenmesinin mümkün olmadığı, kararın kesin olmadığı sonucuna varıldığı takdirde başvurunun süresi içinde yapılıp yapılmadığının değerlendirileceği, öncelikle temyize konu kararın miktar itibari ile temyizi kabil olup olmadığının incelenmesi ve temyiz başvurusunun miktardan reddine karar verilmesi gerektiği görüşünün" HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacının vefatı sonrasında davaya dâhil edilen mirasçıları, vekilleri aracılığıyla verdikleri dilekçe ile dava dilekçesinde talebin sehven muvazaa iddiasına konu taşınmazın tüm satış bedeli üzerinden gösterildiğini oysa murislerinin ancak taşınmazdaki hissesi oranında talepte bulunabileceğini, buna göre dava değerinin 43.333,00 TL olduğunu açıklamış ve ıslah dilekçesiyle de bu tazminat istemleri yanında terditli olarak saklı pay oranında tenkis talep etmiş olduğundan, dâhili davacılar tarafından dava değerinin 43.333,00 TL olarak sınırlandığı ve bu tutar Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararını verdiği 18.12.2019 tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 58.800,00 TL'nin altında kaldığından temyiz dilekçelerinin reddi gerektiği-
Teminat amacıyla verilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin, davalı bankanın bono bedelinin tamamı üzerinden değil, asıl borç bakiyesi olan üzerinden icra takibi başlattığı ve harca esas değerin bu tutar olduğu eldeki davada, ilk derece mahkemesince senet tutarının tamamı üzerinden harç ikmali yaptırılmasının ve kabul edilen kısım üzerinden davalı banka aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen toplam miktar 142.226,34 TL; davacı tarafça temyize konu edilen toplam miktar ise 107.773,66 TL olup, her iki taraf temyiz talebi de Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığından, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin miktar itibariyle ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-(6) maddesi gereğince kesin nitelikte olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre somut olayda eksikliklerin İlk Derece Mahkemesince mi yoksa Bölge Adliye Mahkemesince mi giderilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır..
Direnmeye konu miktar 1.600,86 TL tutarındaki geçici iş göremezlik tazminatından ibaret olduğundan ve bu tutar, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararını verdiği tarihi itibarıyla kesinlik sınırının altında kaldığından, temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği- "Kesinlik sınırı belirlenirken sadece direnme konusu uyuşmazlığa değil temyiz eden davalılar aleyhine hükmedilen tüm alacakların toplam miktarına bakılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklı tarafından ayrıntılı istinaf dilekçesi sunulmadığı gerekçesi ile kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapıldığı belirtilerek, istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ise de; şikayet dosyasının ve UYAP kayıtlarının incelenmesi sonucu; İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının alacaklı tarafa 25.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafından 05.03.2021 tarihinde yasal süresinde ayrıntılı istinaf dilekçesinin sunulduğu anlaşıldığından; Bölge Adliye Mahkemesince, ayrıntılı istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, alacaklının ayrıntılı istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sadece kamu düzeninden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değer oluşturur. Dosya içeriğine göre davacının alacağına konu icra dosyasında takipte kesinleşen miktar 53.996,00 TL olup, temyize konu edilen bu miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL’nin altında kaldığı-