Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturacağı-Dosya içeriğine göre davacının icra takibine konu toplam alacağı 1.490.349,59 TL, dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ise 165.000,00 TL olup, temyize konu edilen bu miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 544.000,00 TL’nin altında kaldığı-
"İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine konusu borcun ödendiği için icranın geri bırakılması" istemine ilişkin şikayetin (yasal 7 günlük) süre aşımından reddine ilişkin kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı- "Kararın, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde takip konusu borcun ödendiği için icranın geri bırakılması isteminin 7 günlük sürede ileri sürüldüğünden süre aşımından reddine ilişkin olduğu ve istinafı kabil bir karar olduğu, Bölge adliye mahkemesinin de istinaf istemini esastan inceleyerek reddetmiş olup bu kararına karşı temyiz talebinde bulunulduğu, karar temyiz edilebilen kararlardan olduğundan şikayetçi yönünden işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" şeklindeki karşı görüşün kabul görmediği-
Direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan fazla çalışma ücreti brüt 7.435,13 TL olup direnme karar tarihi olan 24.01.2025 tarihi itibarıyla HMK'nın geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gerektiği-
Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeninden esas hakkında verdiği kararın Yargıtay tarafından bozulması hâlinde dosyanın, kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerektiği (HMK m. 373/2)- Özel Daire tarafından dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmiş olmasının, bölge adliye mahkemesinin HMK m. 373/3 kapsamında bozma kararına karşı direnme kararı verme yetkisini ortadan kaldırmayacağı gibi bu yetkinin ilk derece mahkemesine devri sonucunu da doğurmayacağı- Özel Dairenin birinci bozma kararı ile bölge adliye mahkemesinin esastan verdiği hükmün araştırmaya ve incelemeye yönelik bozulmasına rağmen HMK m. 373/2'ye aykırı olarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi sonrasında ilk derece mahkemesince bozma ilâmı ile ilgili olarak HMK m. 373/3 çerçevesinde bir karar vermek üzere bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerekirken anılan hükme aykırı şekilde işletilen yargılama sürecinde araştırma ve inceleme yapılarak neticede direnme adı altında verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu-
Temyiz yoluna başvuru kesinlik sınırının 01/01/2024 tarihinden itibaren üç yüz yetmiş sekiz bin iki yüz doksan Türk Lirası olduğu -Uyuşmazlığın itirazın kaldırılması ve tahliye talebine ilişkin olduğu - Bölge adliye mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değer, kesinlik sınırını geçmediğinden anılan kararın temyiz kabiliyetinin olmadığı-
Temyize konu olan ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 204,85 m2'lik taşınmaz bölümünün dava tarihindeki değerinin toplam 8.194,00 TL olarak tespit edildiği, dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmediği nazara alındığında temyize esas kararın Kadastro Kanunu'nun ek 6. maddesi kapsamında kalmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin (itirazın kaldırılmasına konu asıl alacak olan kira miktarı 107.929,24 TL ve takibe konu kiraların ait olduğu son kira dönemi miktarı 8000 Euro karşılığı 230.480 TL'den oluşan toplam 338,409,24 TL'nin) 2.3.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1. maddesinde belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı-
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararların, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemeyeceği- Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapusuz taşınmazın tescili (Asıl dava), Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemi (Birleştirilen dava)- Dava tarihindeki zemin değerinin 1.830,77 TL olarak tespit edildiği, nizalı taşınmaza ilişkin olarak kadastro tutanağı düzenlenmediğinden ve davalar birleştirilse dahi her dava ayrı bir dava olma özelliğini muhafaza ettiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-6. maddesinin somut olayda uygulama olanağının bulunmadığı, belirlenen miktarın İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibariyle istinaf kesinlik sınırı olan 5.880TL’nin altında kaldığı-