İlk derece mahkemesinin, yargılamayı sonlandırdığı celse açıkladığı kısa kararda ve gerekçeli kararda kanun yoluna başvuru süresini 15 gün olarak belirttiği, gerekçeli kararın davacı vekiline 19.12.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin mahkemece belirtilen 15 günlük sürenin son gününde fakat yasayla düzenlenen iki haftalık süre geçtikten sonra 03.01.2017 tarihinde harçlandırılmış dilekçesi ile kararı istinaf ettiği - Bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin süresinde olduğu kabul edilip, istinaf talebinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, süre tutum dilekçesi istinaf dilekçesine dönüşmediği için ortada usulüne uygun ve süresinde yapılmış bir istinaf talebinin bulunmadığı gerekçesi ile istinaf dilekçesinin  reddine karar verilmişse de incelenen bölge adliye mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık yönünden bir değerlendirme yapılmadan hüküm tesis edilmesi isabetsiz olduğu-
Ticaret mahkemesince verilen nihai kararların mahkemece re'sen taraflara tebliğ olunacağı, iflas ve konkordatoya ilişkin kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği- İstinaf tarihi istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarih olduğu-İstinaf dilekçesi, karşı tarafa tebliğ edilmemiş ise tebliğ edilmesi ve eksikliklerin tamamlanması için bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesine gönderileceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, yasal 10 günlük süre içerisinde istinaf sebeplerini belirtir dilekçe verilmediği ve kamu düzenine ilişkin re'sen dikkate alınacak istinaf sebeplerinin de bulunmadığı değerlendirildiğine göre, ”istinaf isteminin reddine” karar verilmesi gerekirken “istinaf dilekçesi süresinde olmadığından istinaf talebinin reddine” şeklinde tesis edilen hükmün isabetsiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, yasal 10 günlük süre içerisinde istinaf sebeplerini belirtir dilekçe verilmediği ve kamu düzenine ilişkin re'sen dikkate alınacak istinaf sebeplerinin de bulunmadığı değerlendirildiğine göre, ”istinaf isteminin reddine” karar verilmesi gerekirken “gerekçeli istinaf dilekçesi yasal süresinde sunulmadığından istinaf talebinin reddine” şeklinde tesis edilen hükmün isabetsiz olduğu-
Bölge adliye mahkemesince, süresinde istinaf süre tutum dilekçesi verildiği ve incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
İşbölümü yönünden görevsizlik kararının re'sen verilip dosyanın görevli hukuk dairesine gönderileceği-
Bölge adliye mahkemesince, istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen ve kamu düzeni yönünden de incelenecek hususlardan olmayan tebligat usulsüzlüğü hakkında inceleme yapılarak sonuca gidilmesi isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince verilen kararın her iki taraf vekiline 18/04/2017 tarihli duruşmada tefhim edildiği, borçlu vekilinin süresi içinde (yani 20/04/2017 günü), usulüne uygun istinaf başvurusuna ilişkin dilekçesini verdiği olayda Bölge Adliye Mahkemesinin yapılacağı işin istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi olduğu- İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesi'nce, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
"Borçlu tarafından istinaf yoluna başvurabilmek için gerekli teminat yatırılmadığından istinaf talebinin usulden reddine" karar verilmişse de, takibe konu karar için tehiri icra kararının bulunduğu anlaşıldığından, istinaf mahkemesince, temyiz isteminde bulunan davacı/borçlu tarafından itfa iddiasında da bulunulduğu dikkate alınarak, ilk derece mahkeme kararının incelenmesinde anılan durumun değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-