Borçlunun -«ödeme emri tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu» ileri sürerek- «ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesini» istemekte hukuki yararının bulunduğu-
Tebligat parçasında «borçlunun nereye gittiğinin bilinmediği»nin açıklanmış olması halinde, Tebligat Kanununun 21. maddesine göre usulüne uygun yapılmış bir tebligattan bahsedilemeyeceği–
«Tebliğ tarihinde borçlunun başka bir yerde seyahatte bulunduğu»nun belirtilmiş olduğu ve dönüp dönmeyeceğinin ya da ne zaman döneceği hususunda hiçbir açıklamaya, -tebliğ parçasında- yer verilmemiş olan durumlarda, Tebligat Kanununun 21 ve Tüzüğünün 28. maddelerine uygun bir tebligattan söz edilemeyeceği–
«Ödeme emri», «icra emri», «tahliye emri» vs.nin borçluya usulsüz olarak tebliğ edildiğinin -yapılan şikayet sonucunda- anlaşılması halinde, icra mahkemesince (tetkik merciince); «ödeme emrinin» («icra emrinin», «tahliye emri»nin) veya «takibin» iptaline değil «tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği ..... tarih olarak kabulüne (düzeltilmesine)...» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
Bakanlığa karşı açılan davalarda ve yapılan icra takiplerinde, bakanlığın kendisine tebligat yapılması gerekeceği - «Bakanlık evrak memuru»nun, Bakanlık Teşkilat Kanununa göre tebligatı almaya yetkili olup olmadığının araştırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği–
«Usulsüz tebliğ»le ilgili istemin, tetkik mercine ‘gecikmiş itiraz’ şeklinde sunulmuş olması halinde de, başvurunun hukukî niteliği hakimce belirleneceğinden (HUMK. 76; şimdi; HMK. 33) istemin «şikayet» olarak incelenip sonuçlandırılması gerekeceği–