Borçlu şirketin dava dilekçesindeki iddia sadece .".... isimli kişinin şirketle alakası olmadığından usule aykırılığa dair" olmayıp, "Tebligat Kanunu 12. maddeden bahisle usulsüzlüğü şikayetini" de içermekte olup, tebligatın bu madde kapsamında incelenerek karar verilmesi ve usule uygun olmayan tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin alacaklıyı vekil olarak tayin ettiği ............ Noterliği tarafından düzenlenen vekaletnamede geçen adres olduğu, bu adresin değiştirildiğine dair herhangi bir bildirimin alacaklıya yapılmadığı, borçlunun bahsi geçen adresine çıkarılan ödeme emrinin TK 21/1’e göre usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulü gerekeceği-
Şikayet dilekçesinde "vekile satış ilanının tebliğ edilmediği" ileri sürülmemiş olsa da ihalenin feshi davasında borçlular tarafından maddi vakıa olarak açıkça satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmesinin yeterli olduğu- Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğu- Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Tebligat mazbatasına göre ödeme emrinin "aynı konutta daimi ikamet eden 18 yaşını bitirmiş ve ehliyeti olan yakını olan ....'ya tebliğ edildiği'' uyuşmazlıkta, kolluk araştırmasına göre tebliğ yapıldığı belirtilen bu kişinin adreste bulunmadığı ve ismi yazılan kişi ile borçlunun yakını olan kişinin "aynı kişi" olduğu anlaşılamadığından, tebliğ yapılan kişinin tebliğ tarihi itibariyle borçlu ile aynı adreste ikamet etmediğinin kabulü gerektiği- Bu durumda, muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilerek mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulüyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı şirkete muhtıra tebligatı “gösterilen adreste muhatap iş takibinde olduğundan daimi çalışan ehil yetkili olduğunu beyan eden .............. imzasına tebliğ edilmiştir” şerhiyle tebliğ edilmişse de, alacaklının tebligatı alan şahsın şirket çalışanı olmadığını ileri sürdüğü ve buna dair bir araştırma yapılmadığı gibi tebliği alan kişinin şirketin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişi olup olmadığı araştırılmaksızın doğrudan daimi çalışanına yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Borçlunun haber verilen ve beyanı alınan .... isminde birini tanımadığını beyan etmesi karşısında, hiç bir araştırma yapılmadan tebligatın usulsüzlüğüne karar verilmesinin doğru olmadığı, gerektiğinde kolluk araştırması yapılmak suretiyle haber verilen ve beyanı alınan şahsın kim olduğunun tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Alacaklıların talep tarihinden sonra, borçlunun elektronik tebliğ adresini aktif hale getirmesinden doğacak sorumluluğun borçluya ait olduğu- İcra müdürlüğünden talepte bulunduğu tarih itibariyle, borçlunun aktif elektronik tebliğ adresi bulunmadığından elektronik yolla tebliğ zorunluluğundan söz edilemeyeceği ve borçluya normal posta yoluyla tebligat çıkarılmasında usulsüzlük olmadığı-
Borçlu tüzel kişinin sanal ofis olarak kullandığı adreste yapılan tebligatın tüzel kişilere uygulanacak tebligat usulüne ilişkin hükümler çerçevesinde incelemesi gerektiği- Borçlu şirket ile üçüncü kişi arasında imzalanan “Tebligat Adresi Sözleşmesi”nin tebligat mevzuatı karşısında sonuç doğurmayacağı-
Vekaletnamenin içeriğine göre borçlu şirketin ticari mümessili olduğu kabul edilmesi gereken kişinin borçlu şirket adına imzaladığı protokol icra takibine ilişkin olduğundan, protokolün düzenlendiği tarihte takibe muttali olunduğunun kabulü gerektiği-
Temyize konu karar tarihinden önce, kesinleşen hükümle ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltildiği görülmekle şikayetin süresinde yapılmış olduğu kabul edilerek şikayete yönelik istinaf sebeplerinin esasının incelenmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği-