Yasal önalım hakkı paylı mülkiyet hak­kından doğan ve mülkiyet hakkı ile iç içe bu­lunan bir hak olup, paydaşın önalım davasını açtıktan sonra kendi payını herhangi bir ne­denle yitirmesi ya da taşınmazın paylı mülki­yete konu olma durumunun sona ermesi halinde önalım hakkının da sona ereceği-
Feragat dilekçesinin temyiz niteliğinde olduğu kabul edilerek feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Önalım ile ilgili iki yıllık süre hak düşürücü olduğundan mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Önalım hakkının kullanılması için hak düşürücü sürenin ihalenin kesinleştiği tarihten itibaren başlatılması düşünülemeyip, dava açma tasarrufi bir işlem olduğuna göre üçüncü kişiler yönünden mülkiyet, iktisabın tapu kütü­ğüne tescil edilmesi ile doğacağından ve ancak bundan sonra tapu sicilinin aleniyetinden söz edilebileceğinden bildirim yapılmayan hallerde iki yıllık hak düşürücü sürenin tescil tarihinden itibaren başlamasının gerekeceği-
Muvazaalı şekilde yapılan bağış olarak gösterilen işlemin; asıl amacının davacının şufa hakkını kullanmasının engellenmesi olması halinde yapılan ilk satış nedeniyle davacının şufa hakkını kullanabileceği-
Dava iki yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 11.09.2007 tarihinde açıldığından, süre yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Medeni Kanunu’nun 733. maddesi satışın alıcı ve satıcı tarafından noter ihtarı ile diğer paydaşlara bildirilmesi yükümlülüğünü getirmişse de, anılan maddede bildirimin noter ihtarı ile yapılmasının yeterli görüldüğü ayrıca satışın esaslı unsurlarının da bildirimde yer almasına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği-
Önalım hakkı sadece payın üçüncü kişiye satışı halinde kullanılabilir; taşınmaz bağış yoluyla devredilmişse önalım hakkının doğmayacağı-
Önalım hakkından feragatin yazılı şekle tabi olacağı-