Asıl işveren davacı Rektörlüğün, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemi-
Davalı ile birlikte, davalının dava dışı eşinin borçlu olduğu kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza attıklarını, dava dışı asıl borçlunun borcu ödemede temerrüde düştüğünü ve kefil sıtayla kendisinin ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek, ödemiş olduğu bedelin davalı diğer kefilin payına tekabül eden 8.265,00 TL’lik kısmı için başlattığı icra takibine karşı, davalının yaptığı itirazın iptali ile inkar tazminatına-
Davanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklı yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda trio kart ve esnek ticari hesaptan kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak temerrüt faizi oranı %36.36 olduğu mütalaa edilmişse de mahkemece, bütün alacak kalemleri yönünden yıllık %30.24 oranında temerrüt faizine hükmedilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirdiği gibi, mahkemece 718.834,07 TL toplam talebin 9.745,43 TL'si reddedildiğine göre reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmetmek gerekeceği-
İİK mad. 67/2 uyarınca; davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği-
Delil listesinde bizzat kendi ticari defter ve kayıtlarına dayanan davalı tarafın, kesin mehilli ihtar şerhi içeren davetiyenin usulünce tebliğine rağmen, bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ticari defterlerin ibraz edilmemesinin davalı taraf aleyhine sonuç doğuracağı- Davacı tarafın ticari defterlerindeki kayıtların da iddiayı doğrular mahiyette olduğu ve bu itibarla takibe konu asıl alacağın kesinleşmiş olduğu gözetilmeksizin karar verilemeyeceği- işlemiş faiz yönünden de gerekli araştırma yapılması gerektiği-
Davanın kabulüne ve takibin devamına karar verilmiş ise de; davacı ile davalı arasındaki araç alım satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, davacı, davalı ile aralarında yapılan geçersiz sözleşmeye dayanarak talepte bulunamayacağı- Dosya içerisinde bulunan araç satış sözleşmesi ile davacının, dava konusu aracı, davalının kardeşine sattığı ve bu güne kadar tahakkuk etmiş ve edecek tüm vergi, resim, harç, sigorta ve her türlü ceza ödemelerinin kendisine, bugünden sonraya ait olanların alıcıya ait olacağı kararlaştırıldığından davacı, bu sözleşme tarihine kadar olan tüm cezaları kabul ettiği, davacının, takip konusu alacağın dayanağı olan trafik cezalarını tebliğ alınca, davalıya herhangi bir ihtar göndermediği ve trafik cezalarına ve faizlerine herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan vergi dairesine ödediği, davacının takip konusu trafik cezalarından kaynaklı vergi dairesine ödediği parayı, davalıdan talep edebileceğini hukuki deliller ile ispatlayamadığı bu doğrultuda davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının usulüne uygun tazmin isteminin hangi tarihte yapıldığının tesbiti ile, ihtiyati tedbir kararından önce yapılan usulüne uygun tazmin talebi var ise bu talep ile davalının temerrüdü gerçekleşeceğinden teminat mektubu bedelinin davalı tarafından ödeme tarihi itibariyle işlemiş faiz, vekalet ücreti ve harcın hesaplanarak, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında bir alacak ve borç ilişkisinin mevcut olduğu ancak borcun sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunduğu, itirazın iptali davası neticesinde davalının ihtiyati haciz talebinin haksız olduğu anlaşılmış ise de manevi tazminattan sorumluluk için kusur aranacağı- Haciz için borçlu davacıya ait işyerine gidildiği, haciz mahallinde, davacı tarafından, takibe konu edilen paranın ödendiği, başkaca işlem yapılmadığı, nakdi teminatın sonradan teminat mektubu ile değiştirildiği gözetildiğinde, davacının ağır manevi zararının oluşmadığının kabulü ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının iddiası gereği bilirkişi incelemesi yapılmış ise de; incelemenin eksik defter ve belgeler üzerinden yapıldığı, taraflara defter ve belgelerini sunma hususunda süre verildiği, davalı şirkete meşruhatlı davetiye çıkartıldığı ve şirket tarafından verilen yazılı cevap ile defter ve belgelerin bulunduğu İstanbul adresinin ayrıntılı olarak bildirilmesine rağmen, sadece davacıya ait defterler üzerinden inceleme yapılarak sonuca ulaşılması eksik incelemeye dayalı olduğu, davalı tarafından gösterilen yerde uzman bilirkişi marifeti ile inceleme yapılıp ispat yükünün davacı da olduğu da dikkate alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kesilen ağaç ve çiçeklerin 634 sayılı KMK’nda belirtilen ortak alanlardan olup olmadığı, kat malikleri kurulunca kat maliklerine bahçenin tahsis edilip edilmediğinin tespiti ile kesilen ağaçlarla ilgili cezai soruşturma varsa soruşturma evraklarının getirtilip incelendikten sonra karar verilmesi gerektiği-