Takibe konu senetler incelendiğinde “iş bu nama yazılı senedim” ibaresini ihtiva eden senedin nama yazılı düzenlendiğinin, bedelin malen alındığı kaydının bulunduğunun, borçlunun keşideci, alacaklının lehtardan sonraki ciranta olduğunun anlaşıldığı, takip dayanağı senetin nama yazılı olarak düzenlendiği, buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olup bu devrin alacağın temliki niteliği taşımadığı, bununla birlikte şekil olarak cironun alacağın temliki şartlarını bünyesinde barındırdığı söylenemiyorsa, artık senedi devralan kişi senede dayalı olarak hak sahibi sıfatını iktisap edemeyecek ve kambiyo hukukuna ilişkin hiç bir hukuki imkandan özellikle İİK'nın 170/a-2 uyarınca kambiyo hukuku kapsamında takip hakkından yararlanamayacağı, o halde İlk Derece Mahkemesince alacaklının takip hakkının bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken farklı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesinin, Bölge Adliye Mahkemesince de İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Uyuşmazlığın Ziraat Bankası A.Ş'ye ait ..... seri numaralı 07.10.2015 keşide tarihli 150.000,00 TL bedelli çekin davalıya temlik cirosuyla mı, yoksa gizli (örtülü) rehin cirosuyla mı devredildiği; buradan varılacak sonuca göre davalının meşru hamil olup olmadığı noktasında toplandığı- Çek üzerine yapılan görünüşte temlik cirosunun gizli rehin cirosu mu yoksa teminat amacıyla inançlı temlik cirosu mu olduğu hususunun tam olarak belirlenememesi halinde uygulamada genellikle hangi işlemin tercih edilmekte olduğuna ağırlık verilerek karara varmanın gerektiği- Bankacılık uygulamasında da kambiyo senedi üzerinde tam bir hak sağlaması ve alacağın rehne göre daha kolay elde edilmesi sebebiyle teminat amacıyla inançlı temlik cirosunun tercih edildiği- Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden dava konusu çekin de gizli rehin cirosuyla değil, teminat amacıyla inançlı temlik cirosu ile devredildiğinin anlaşıldığı- Dava konusu çekin çek tevdi bordrosu ile dava dışı şirketin kredi borcuna teminat olarak ayrılmasının tek başına rehin cirosuna meydan vermeyeceği- Davalı şirketin dava konusu çeki teminat amacıyla inançlı temlik cirosuyla devralarak meşru hamil olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Düzenleyenin cironun tarafları arasındaki inanç anlaşmasına konu olan teminat hususunu da eldeki davada ileri sürmesine imkan bulunmadığı-
Mahkemece, bozmaya uyularak karar verilmiş ise de, 6102 sayılı Kanun'un 778 inci maddesi atfıyla somut olaya uygulanması gereken 687 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun" düzenlemesine yer verilmiş olup, davacıların senedin bedelsizliğine yönelik iddiaları asıl borçluya ait şahsi def'i niteliğinde olduğundan bedelsizliğe yönelik def'inin hamil olan davalıya karşı ileri sürülemeyeceği-
Vade unsuru bulunmayan bonoların görüldüğünde ödenecek bono vasfında olduğu- Takip borçlusu bonoyu düzenleyen (keşideci) olup, düzenlenme tarihinden itibaren 1 yıllık ibraz müddeti (ve onun bitiminden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi) içinde takibe geçilmediğinden zaman aşımı süresinin bonoyu düzenleyen şikayetçi borçlu yönünden dolduğu- Borçlu şikayet dilekçesinde açıkça zamanaşımı itirazında bulunduğundan  itirazda bulunan borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
TTK’nın 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 703. maddesine aykırı olarak çift vadeli düzenlenen senetlerin, bono vasfında sayılamayacağının belirtilmiş olduğu- Ancak yerleşik içtihatlar uyarınca düzenlenme tarihinin, bononun üst bölümünde vade tarihi kısmında tekrarının çift vade anlamına gelmeyeceği-
Takibe konu bonoda itirazda ve şikayette bulunan borçlunun lehdar/ciranta olduğunun görüldüğü, bu durumda, yetkili hamil olan alacaklının, borçlu lehdar hakkında takip yapabilmesi için, bononun keşidecisine ödememe protestosu göndermesinin zorunlu olduğu, takip dosyası içeriğinden keşideciye ödememe protestosu gönderilmediği anlaşıldığından, borçlu ........... hakkındaki takibin İİK’nın 170. maddesi uyarınca iptali gerekmekte ise de borçlunun dilekçesinde takibin durdurulması yönündeki talebiyle bağlı kalınarak durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Keşidecinin takibi için protestosuna gerek bulunmadığı- Alacaklı tarafından borçlular keşideci ve avalist aleyhine 28.05.2020 tanzim, 20.08.2020 ödeme tarihli senede dayanılarak 21.08.2020 tarihinde kambiyo senetlerine özgü genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, ayrıca alacaklının borçlulara dava konusu bonoyu 20.08.2020 tarihi mesai bitimine kadar ödemeleri yönünde10.08.2020 tarihli ihtarname gönderildiği ve tebliğ edildiği, vade tarihinde ödeme yapılmadığı uyuşmazlıkta, borçlu tarafından vade tarihinde borcun ödenemediği anlaşılmakla "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemelerinin hukuka ilişkin kararlarına karşı kanun yollarında parasal sınırların uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınması gerektiği- İlk derece mahkemesinin direnme kararının verildiği tarihte uyuşmazlık konusu değerin, kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı- "-5311 s. K. m. 24 ile değişik- İİK. 363/1 uyarınca, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarı (01.01.2022 tarihinden itibaren) 18.710,00 TL geçmeyen şikâyet ve itirazlarla ilgili icra mahkemesi kararların kesin olduğu, somut uyuşmazlıkta kesinlik sınırının tespitinde İİK. 363/1'in uygulanması gerektiği" görüşünün HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-
Covid 19 salgın hastalığıyla mücadele kapsamında yapılan değişiklikler gözetildiğinde, keşide tarihi 30.04.2021 olan çekin 01.06.2021 tarihinde ibraz edilmesinin mümkün olduğu- "Çekin yasal süre geçtikten sonra ibraz edildiği ve kambiyo vasfında olmadığı "gerekçesi ile "takibin iptaline" karar verilemeyeceği-
Ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olduğu, takibe konu düzenleyenin ismi yanında E.ler/ İstanbul yazılı olduğu bu nedenle Bakırköy İcra Müdürlüklerinde takip başlatılmasının yerinde olduğu, takibe dayanak senette teminat amacıyla verildiğine ilişkin bir şerh bulunmadığı, bu sebeple borçlunun teminat iddiasının borca itiraz niteliğinde olduğu ve İİK'nın 169/a maddesinin uygulanması gerektiği, borçlu tarafından senedin teminat senedi olduğuna ilişkin olarak İİK'nın 169/a maddesinde sayılan nitelikte yazılı bir belge sunulmadığı, alacaklı tarafından bu iddianın kabul edilmediği, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı belge ile ispatlanamadığı, ticari senetteki geçersiz imzanın sadece ilgilisi tarafından ileri sürülmesi halinde onun yönünden hükümsüzlük sonucu doğuracağı, senetteki her imzanın diğerlerinden bağımsız imza sahibini bağlayacağı, geçerli imza sahipleri tarafından başkasının imzasının geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin ciro zincirini koparmayacağı, somut olayda muteriz borçlunun keşideci konumunda olup ciranta şirket imzasının geçersizliği iddiası ile senedin kendisi yönünden geçersizliğini ileri süremeyeceği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-