Lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile, aval verenin bu geçersizliği ileri süremeyeceği- Aval verenin "dava konusu bononun dava dışı şirkete işe girerken teminat olarak verildiğini" ileri sürerek "borçlu olmadığının tespitine" karar verilmesini kendi adına talep edemeyeceği-
Yetkisiz temsilcinin, düzenlediği bonodan dolayı şahsen sorumlu olacağı gözetilerek, mahkemece bononun tanzim tarihi itibariyle şirketin temsil durumunun ilgili kurumlardan araştırılıp tespit edilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senedi niteliğinde olan bonodaki hakkın devrinin ancak ciro ve teslim yolu ile mümkün olduğu- Bonoyu elinde bulunduran kimsenin hak sahibi olabilmesi için fiili zilyetliği yeterli olmayıp, aynı zamanda hakkını müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla tevsik etmesi gerektiği- Bonoda ilk cironun lehtara ait olmasının zorunlu olduğu- Ciroların birbirine bağlı olmasının, her şeyden önce, ilk cironun lehtar tarafından yapılmasıyla mümkün olduğu- İlk cironun lehtara ait olmamasının, ciro zincirinin düzensiz olduğu anlamına geldiği; ancak lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamillerin, yetkili hamil olduğu-
Takibe dayanak bononun üzerinde teminata ilişkin bir kayıt olmadığından borçluların başvurusu İİK’nın 169/a maddesi kapsamında borca itiraz olup,  dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği- İİK’nın 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gerektiği-
Takip dayanağı bononun, icra takibine konu edilmesinden sonra takipsiz bırakılması ve borçlunun İİK. 71/II ve 33/a-II uyarınca "zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması kararı almasından ve bu kararın kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde -TBK. m.82'deki zamanaşımı süresi geçmeden- "sebepsiz zenginleşme davası" (TBK. m.77 vd.) ve "temel ilişkiye dayalı alacak davası" açabileceği- NOT: Alacaklının "icranın geri bırakılması kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde" açması gereken davanın "zamanaşımının vâki olmadığını ispat konusunda olacağı" İİK. m.33/a-II'de açıkça belirtilmiş olduğu halde, yüksek mahkeme bu kararında, alacaklının "temel ilişkiye dayalı alacak davası" olabileceğini belirtmiştir. Bu konuda ayrıca bknz: Antalya BAM 11 HD. 09.03.2020 T. E: 1350, K: 440; İzmir BAM 12. HD. 22.03.2022 T. E: 2198, K: 799; Yargıtay 12. HD. 20.06.2011 T. E: 14157, K: 12445; HGK. 15.03.2006 T. E: 12-61, K: 59; Yargıtay 12. HD. 08.02.2005 T. E: 25108, K: 2083 (www.e-uyar.com)
Bir bonoda herhangi bir sebeple geçerli olmayan imzalar bulunması diğer geçerli imzalardan doğan borç sorumluluğunu etkilemeyeceği-
Bilirkişi raporunca, inceleme konusu senetlerde "ödeme günü" matbu yazısı hizasında bulunan 20.05.12, 20.06.12 ve 20.07.2012 rakamlarının kendilerinden önce gelen ikisi paralel biri dikey çizgiden oluşan kapama işaretinden ve vadenin metin kısmında, mukabilinde matbu yazısından sonra gelen 20 Mayıs 2012, 20 Haziran 2012 ve 20 Temmuz 2012 ibarelerinin kapama işaretinden mürekkep tonu itibariyle farklılık gösterdikleri ve yazı ile gösterilen kısımlardaki ay isimlerinin kapama işaretinin üzerine yazıldıkları ve dolayısıyla vade tarihlerini gösteren kısımlarda kapama işareti mevcut iken rakam ve yazıların sonradan yazıldıkları sonucuna varıldığı- Bonolarda tahrifattan önceki vade tarihi kısmında kapama işareti olması, bonoda çift vade oluşmasına sebebiyet vermediği gibi düzenleme tarihi olan 20.04.2012'den önceki bir tarih de olmadığı görülmekle, yapılan tahrifatın bononun kambiyo vasfına halel getirmediği-
Davalı bankanın ibraz yükümlülüğünü yerine getirmeden, ödememe protestosunu çektirmesinin “haksız protesto” niteliğinde olduğu- Protesto sonrasında davacının Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’ne bildirildiği davalı bankanın da kabulünde olup “haksız protesto”, davalı bankanın beyanı üzerine yetkili noter tarafından düzenlendiğinden ve noterin senedin asıl borçluya ibraz yükümlülüğü ile ibrazın yapılıp yapılmadığını araştırma yükümlülüğü hususunda açık bir kanuni düzenleme bulunmadığı, bu hususun sadece özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil edeceği gözetildiğinde, dava konusu ödememe protestosunun TTK. 721/1 gereğince yanlış kayıt içeren "sakat protesto" niteliğinde bulunduğu ve geçerli olduğu, bu geçerliliğin cirantalara, keşideciye ve diğer borçlulara karşı hamilin haiz olduğu hakların kaybolmamasını temin ve tedavül eden senede dayanan alacak hakkının korunması ve bu yönden çıkacak ihtilafların önlenmesi amacı taşıdığı da nazara alındığında, ödememe protestosunun kaldırılma şartlarının oluşmadığı- Bununla birlikte protestonun “haksız protesto” niteliğinde olması nedeniyle, zarara uğradığını iddia eden asıl borçlunun, davalı bankadan genel hükümler kapsamında tazminat talep etmesinin önünde de bir engel bulunmadığı- "TTK’da "sakat protestoya" sonuç bağladığı, ancak "haksız protestoya" bir sonuç bağlanmadığı, haksız protestonun aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiği, bu nedenle davacının zararının tazminini talep edebileceği gibi, sürmekte olan saldırıya son verilmesini de talep edebileceği, bono ibraz edilmeden ödememe protestosu çekildiği için davacının ticari itibarı zedelendiği ve haksız protestonun söz konusu olduğu, zira bononun ibrazı zorunlu olup, noterin de ibrazın varlığını ve geçerliliğini saptama görevi bulunduğu, dolayısıyla haksız protestonun, "sakat protesto" olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla ödememe protestosunun geçersiz olduğu ve kaldırılma şartlarının oluştuğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
TTK'nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 676/ı maddesi hükmü uyarınca bono bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunacağı, ancak bu kuralın rakam ile değer bildiren bölümde tahrifat yapılmaması halinde uygulanacağı-
Bir “teminat bonosu”ndan söz edilebilmesi için, ya bonoyu düzenleyen kişinin temel ilişkiden kaynaklanan ediminin (cezai şart öngörülen durumlar dışında) doğrudan doğruya belirli bir para borcunun ödenmesi olmaması yani paradan başka bir edim olması ya da alacaklının uğrayacağı muhtemel zararları güvenceye bağlamak amacı ile bonoyu vermiş olması gerektiği- Bonoda teminat kaydı var ise de, neyin teminatı olduğunun belirtilmemesi halinde, bu kaydın, bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmayacağı- Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerektiği- Keşideci ile lehtar arasında düzenlenen ek protokolde "vade tarihi içermeyen takip konusu bononun bedeline açıkça atıf bulunulduğu, ek protokol ile senedin düzenleme tarihinin aynı olduğu gözetildiğinde, İİK. mad. 169/a kapsamında bononun sözleşme ile bağlantısının kanıtlandığının ve belirtilen ek protokolün içeriğine göre senedin teminat amacıyla verildiğinin, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin kabulü gerektiği- "Takibe dayanak yapılan senede doğrudan bir atıfta bulunulmadığı gibi, senedin, teminat senedi olarak verildiğine dair bir kaydın da sözleşmede yer almadığı, borçlunun, iddiasını yazılı bir belge ile ispat edemediği" gerekçesiyle “borca itiraz"ın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay 12. HD. kararının isabetsiz olduğu-