Fiil ehliyetinin nispi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan alınmasını da zorunlu kıldığı-
Sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, dava konusu taşınmazların orman parseli içerisinde kalan ve fen bilirkişi raporunda gösterilen bölümlerin tutundukları tapu kaydı kapsamında kalmadığının belirlenmesi durumunda orman içi açıklık durumu değerlendirilip sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Fazla çalışma alacağının, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konu olduğu- Tarafların uhdesinde bulunan ancak ibraz edilmeyen delillerin mahkemece re'sen getirtilmesinin, "taraflarca hazırlama ilkesine" (HMK. mad. 25) aykırı olacağı- Uyuşmazlık konusu fazla çalışma alacağının davacı tanık beyanlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmasının isabetli olduğu-
Mahkemece, depolama hizmetine ilişkin olarak iki ayrı sözleşmeye dayanıldığı saptanmış ise de, bu yolda davacı yan vekilinin iki ayrı sözleşmenin varlığına ilişkin beyanıyla yetinilmesi, davalı yanın bu konuya ilişkin diyecekleri sorularak iddia ve savunmaya ait çelişkili hususların giderilmemiş olmasının usuli bir eksiklik olduğu, uyuşmazlığa ilişkin taraflarca ve ispat yükü üzerinde bulunan davacı yanca gösterilen delillerin tümü toplanmaksızın, hangi nedenle toplanmadığına ilişkin bir görüşe de yer verilmeyerek, salt, davalının bir sözleşmeye dayalı ödeme savunması ve depoda davalıya ait bir mal bulunmadığı yolundaki davacı beyanı nazara alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının da isabetsiz olduğu-
Hukuki sebepler kısmında BK.'nun 18. (TBK.'nun 19.) maddesini gösterilmesi davanın muvazaaya dayalı iptal davası olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli midir? Davanın, dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu mu kabul edilmelidir?
Boşanma kararı kesinleşmesine rağmen davacıya ait konutta davacının rızası hilafına haksız olarak oturmaya devam ettiği iddia edilen davalı eski eşe karşı açılmış ecrimisil davasının (dava dilekçesinde, davalı aleyhine 15 aylık kira parasının ödenmesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş ise de) asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Davacı tarafın tazminat talebi netleştirilmeden ve bilirkişi raporundaki görüş sadece kredi borcuna ilişkin menfi tespit isteminin muhatabının davalı hayat sigortacısı olmadığına ilişkin olduğu halde, tüm talepler için davalıya husumet düşmeyeceği kabulünün doğru olmadığı, bu durumda mahkemece; davacı tarafa uygun bir süre verilip tazminat talebini açıklamasının istenmesi; poliçe gereği, davalının ölüm tarihindeki bakiye banka kredi tutarı kadar bankaya ve artan teminat miktarı için davacılara tazminat ödemekle yükümlü olacağı, sigortalı muris tarafından ödenen kredi taksit bedeli için davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı da gözetilerek, istenen tazminatın neye ilişkin olduğunun ve bakiye kredi borç tutarının araştırılmasıyla oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davalı tarafın savunması, sigortalının beyan yükümlülüğüne uymaması nedeniyle cayma haklarını kullandıklarına ilişkin olduğundan, sigortalı murise ait geçmişe dönük (poliçe tanziminden önceki dönem için) ilaç ve tedavi kayıtlarının SGK'dan getirtilmesi; konusunda uzman (onkolog ve iç hastalıkları) doktor bilirkişilerin de bulunduğu heyetten, ölüm sebebi olan hastalık konusunda poliçe tanziminden önce konulmuş bir teşhis olup olmadığı; sigorta ilişkisinin kurulmasından önce sigortalı muriste bulunan ve sigortacıya bildirilmeyen hastalıklar ile ölüm rizikosu arasında illiyet olup olmadığı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının dava dilekçesindeki faize ilişkin talebinin çelişkili ve müphem olması durumunda, mahkemece bu faize ilişkin talebinin açıklattırılması ve bu doğrultuda bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli olmadığından, öncelikle HMK. mad. 31 gereğince davanın aydınlatılması ilkesi çerçevesinde davalı vekilinden cevap dilekçesindeki beyanları da hatırlatılarak "hangi dönemlerde taşınmazın kiraya verildiğinin" belirlenmesi, gerek duyulması halinde davalının isticvabına karar verilmesi, bundan ayrı olarak davalı tanığı da dinlenerek oluşacak sonuca göre talep hakkında karar verilmesi gerektiği-
TMK. mad. 713/1 dışında, 713/2. fıkrasında belirtilen “ölüm”, “gaiplik” ve “maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan” sebeplerinden tam olarak hangisine dayandırıldığı konusunda açıklık bulunmadığından ve TMK'nin 713/2. maddesindeki sebeplerin birbirinden ayrı ispat koşulları olan dava nedenleri olduğundan, davacı taraf bu sebeplerden bir ya da bir kaçına dayanarak iptal ve tescil davası açtığı taktirde; hakimin davacı tarafa süre ve imkan vererek yazılı olan bu sebeplerden hangisine dayandığının açıklattırılması (HMK mad. 31) ve yargılamaya özgülenen hukuki sebebe dayalı olarak devam edilerek tarafların buna göre delillerinin toplanması gerektiği- Tapu iptali ve tescil davalarının dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılacağı- TMK. mad. 713/2 uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında, taraf teşkilinin yargılama sırasında yerine getirilmesinin de mümkünd olduğu-