Kira sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için açılan itirazın iptali davasında, mahkemece öncelikle davacıya vade farkı faturası nedeniyle, hangi aylar kira bedelinin geç yatırılması nedeniyle faiz talebi olduğu ve hangi araçların ne kadar süre gecikme ile teslim edildiği açıklatılarak ve bunlara ilişkin davacı delilleri sorulup davacı kiraya verenin alacağı belirlendikten sonra alacağın ödendiğini ispat yükünün davalı kiracıda olduğu gözetilerek davalı kiracının da bu yöndeki delilleri sorulup tarafların tüm delilleri toplanarak ve TBK 120. maddesi de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin davalarda, iptal kararı verilebilmesi için borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerekeceği- Davacı idareden davalı borçluların hangi vergi borçları ile ilgili olarak tasarrufun iptali davasını açtıklarının sorularak, borçlu davalıların vergi borcunun hangi tarihte tahakkuk edip kesinleştiğinin ve tasarruf tarihi itibariyle vergi borcunun ulaştığı miktarın saptanması amacı ile bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği-
Davacının davasını, özellikle BK.nun 18. maddesine dayalı olarak açtığını bildirdiği ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın BK.nun 18. (yeni TBK.'nun 19.) maddesi maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirileceği ve iptal kararı verilmesi halinde ise İİK.nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması gerekeceği-
Kurum yoklama memurlarının, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığını davacıya ait adreste tespit ettikleri bu sebeple bağlanan ölüm aylığının kesildiği, yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlükten tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan, uygulanamayacağı-
Davacıya, boşanma kararının verildiği 05.04.2007 tarihinden sonra, 01.05.2007 tarihinden başlamak üzere 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği ve 01.10.2008 den itibaren ödenen aylıkların yersiz ödeme olduğundan bahisle faizi ile iadesinin talep edildiği anlaşıldığından; mahkemece işin esasına girilerek, birlikte yaşama olgusu yöntemince araştırılmak suretiyle, Kurumun davacıya bağlanan ölüm aylığının iptali ile ödenenlerin iadesine yönelik işleminin 5510 sayılı Kanunun 56/son maddesine uygun olup olmadığının tespiti gerekeceği-
Davacıya, boşanma kararının verildiği tarihten sonra, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ölen babasından yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği, uyuşmazlık konusu yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan anılan Kanunun Geçici 1.maddesinin uygulanamayacağı-
Uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, hakimin, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, delil gösterilmesini isteyebileceği-
Dava konusu taşınmaz üzerindeki ürünün davacıya ait olduğuna dair mahkemece kanaat getirilemiyorsa, davacının ürünün kendisine ait olduğu yönündeki iddiasını netleştirmesi için kendisinden delilleri sorulması gerektiği; gösterilen delillerin toplanmasından sonra da kanaat getirilememesi halinde tapuda isim tashihi davası açılması için süre verilmesi; tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, nama ifa kapsamındaki işler bakımından nama ifa ile birlikte bedelinin avans olarak tahsiline karar verilmesi, nama ifa kapsamı dışında kalan imalatlar yönünden ise belirlenen nefaset bedelinin hüküm altına alınması gerekeceği- Mahkemece, HMK’nın 31. maddesindeki, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davacıdan eksik iş bedeli ile ilgili BK’nın 97. maddesi hükmüne uygun nama ifa mı yoksa eksik iş bedellerinin tahsilini mi talep ettiği hususunda açıkça beyanı alınıp, sonucuna göre davacının talep etmesi halinde eksik işler ile ilgili nama ifaya izin verilmesi, nesafet farkı gerektiren ayıplı imalatlara ilişkin bedelin ise nama ifa kapsamı dışında tutularak normal alacak hükmü kurulması gerektiği gözetilerek, davacı tarafın hükmü temyiz etmemesi ile oluşan usuli kazanılmış haklar da dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, infazda tereddüde mahal bırakmamak için nama ifasına izin ve yetki verilen iş ve işlemleri hüküm fıkrasında tek tek belirtilip, infazı mümkün hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde infazı mümkün olmayacak genel nitelikli yetki ve izin verilmesinin de doğru olmadığı-
Hukuki açıdan belirsiz olan taleplerin, bu talepleri isteyene açıklattırılması gerektiği-