Davacı tarafından davalı borçlu hakkında düzenlenmiş kesin aciz belgesinin ve/veya davalı borçlunun bilinen adreslerinde tutulmuş, İİK 105 kapsamında geçici aciz belgesi nitelinde haciz tutanağının dosyaya ibraz edilmediğinin anlaşıldığından tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği-
Davacı tarafından dosyaya İİK 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde haciz tutanağını veya kesin aciz belgesinin ibraz edilmediğinden dava şartı yokluğundan tasarrufun iptali davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dayanağı takip dosyasında İİK'nun 105 inci maddesinde belirtildiği şekilde borçlunun adresinde yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi İİK'nun 143 üncü maddesinde belirtilen aciz belgesi de sunulmadığı, bu durumda, davalı borçlunun aciz halinin ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın ön koşul yokluğundan reddine, yapılan yargılama giderlerinin davanın açılmasında haksız olan davacı üzerinde bırakılmasına karar verileceği-
Davalıların inanç sözleşmesine dair kendi aralarında yaptıkları anlaşma ile kredi taksitlerinin bir kısmının 3. kişi veya temsilcisi tarafından yatırılmış olmasının anlaşmanın tarafı olmayan 3. kişileri (somut olayda davacı alacaklıyı) bağlamayacağı - Konut kredisi kullandırabilmek için tarafların kendi aralarında yaptıkları satışa konu  işlemin muvaazalı olduğu, kimse kendi muvazasına dayanamayacağı- Davalılar arasındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle İİK'nın 280/1 maddesinde vücut bulan emarenin gerçekleştiği - Tasarrufa konu işlemin değeri ile  alacak miktarı (icra takip çıkışı veya borç miktarı  itibariyle)  karşılaştırılarak hangisi düşük ise, onun bu davanın değeri (müddabihi) olarak kabul edileceği-
İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağladığı ve davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği-Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklının açabileceği ve bu hususun, dava şartı olup, hâkimin görevi gereği yargılamanın her aşamasında doğrudan gözetmek zorunda olduğu-
Yapılan hacizlerde borca yeter mal ve alacağının bulunamaması, borçlunun kayıtlı adresini terk etmesi, yeni adresinin belli olmaması, menkul veya gayrimenkul malının tespit edilememesi, mevcut malvarlığının borcu karşılamaması veyahut üzerinde icra dosyalarını karşılamayacak sayıda haciz/ipotek takyidatlarının bulunması, ayrıca İİK. 44 ve 74. madde uyarınca mal beyanında bulunmamasına ilişkin olguları tevsik eden belgelerin, uygulamada "geçici aciz vesikası" hükmünde olduğunun kabul edildiği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz halinin gerçekleşmiş sayılacağı- İİK.'nin 105/2 maddesine göre haczi kabil mal bulunmaz ise haciz tutanağı İİK.'nin 143. maddesindeki aciz belgesi hükmünde olduğu- Bu durumda davalı borçluların aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi ve diğer dava şartlarının incelenmesi gerekeceği- Bu tür davaların dinlenebilmesi için bir diğer dava şartı ise; iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
Borçluya ait taşınmazlar üzerindeki takyidatlar dikkate alındığında, taşınmazların borcu karşılamaya yeterli olmadığı, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılan hacizlerin İİK.'nin 105.maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu ve üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu sabit olmakla İİK.'nin 280/1.maddesi gereğince tasarrufun iptali gerektiği-
Haciz tutanağındaki haciz mahkeme ilamı ile kaldırılmış olup sözü edilen haciz tutanağı İİK’nun 105. maddesi gereğince aciz belgesi niteliğinde olmadığı gibi, davalı borçlu şirket adresinde yapılmış başka bir haciz de bulunmadığından borçlunun aciz hali ispatlanamadığından tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun Türkiye'nin her yerinde mal edinmesinin mümkün olduğu, dosya kapsamında yapılan malvarlığı araştırmasının yeterli olmadığı, icra dosyasında herhangi bir satış işlemi yapılmadığından kesin aciz vesikası verilemeyeceği gibi tüm bankalara yazı yazılmadığı, borçlunun haczi kabil hiçbir malının bulunmadığının yasada öngörülen şekilde tespit edilemediği, borç ödemeden aciz vesikası verilmesine ilişkin yasal koşulların gerçekleşmediği-