Alacaklının gerek "takip talebi" ve gerekse "ödeme emri"nde, «yabancı para alacağını hangi tarihteki kur üzerinden talep ettiğini açıklamamış olmasının takibin iptalini gerektirmeyeceği–
Sadece «takip talebi»nde veya hem «takip talebi»nde ve hem de «ödeme (icra) emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası ile tutarının (karşılığının) '- «harca esas değer» olarak- gösterilmemiş olması halinde, icra mahkemesince doğrudan doğruya (kendiliğinden) veya (süresiz) şikayet yoluyla yapılacak başvuru üzerine «takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği, İİK. 58/II-3 hükmünün devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeniyle ilgili bir hüküm olduğu–
İlamda faize ilişkin bir hüküm bulunmaması halinde alacaklının ilk yaptığı takipte karar tarihinden itibaren faiz istememiş olması halinde, faiz için müstakilen ikinci bir (yeni) takip yapamayacağı, buna karşın ilamda faize hükmedilmiş olması ve asıl alacağın ödenmiş olması halinde, alacaklı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış olsa dahi BK. 113/II (şimdi; TBK. mad. 131/2) uyarınca yani bir takiple faiz isteyebileceği–
Borçlu hakkındaki takip kesinleşmeden icra kefiline ‘icra emri’ çıkarılamayacağı gibi, borç miktarı kesinleşmeden kefil hakkında takibe devam edilemeyeceği-
Yapmış olduğu takipten feragat etmiş olan alacaklının hakkın özünden (alacağından) feragat etmiş olmayacağı, daha sonra aynı alacağı için yeniden takipte bulunabileceği–
4969 s. K’nun geçici 2. maddesi gereğince mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının, borçlu şirket hakkında icra takibi yapılmasını önler nitelik taşımadığı–
«Takip talebinin İİK.’nun 58, ödeme emrinin de İİK.’nun 60. maddelerine uygun olarak düzenlenmediği»ne ilişkin başvurunun şikayet yoluyla icra mahkemesine (tetkik merciine) bildirilebileceği-