Davanın tarafları arasında "Gıda Denetimine Destek Projesi kapsamında 70 adet araç ile bu araçlarda görevlendirilecek 69 adet sürücü kiralama hizmet alımı" başlıklı sözleşme düzenmiş ve başlıkta kiralamadan bahsedilmiş ise de kiralanan araçların beraberinde sürücü hizmetinin de alınması hususunda anlaşıldığı açıktır. Ancak, insan unsurunun kira sözleşmesine konu olamayacağı gözetildiğinde karma nitelikteki işbu sözleşmede yanlar arasında kira ilişkisinin değil, hizmet alımı unsurunun ağır bastığının kabulü gerekeceği-
Kira sözleşmesinde yer alan, sözleşmenin bitiminden itibaren taşınmazın idareye teslim edilmeksizin geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1'i oranında cezanın uygulanacağına ilişkin hükmün geçerli bulunduğu ve davacı kiracının tacir olmadığı nazara alındığında, hakimin cezai şart bedelinden takdiri indirim yapması da gerektiği gözetilerek alacak miktarı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Ürün kirasına tabi olan kiralananlara yönelik kira tespiti ve uyarlama da talep edilemeyeceği-
Davalı ile aralarında 18.10.2013 başlangıç tarihli yıllık 23.500.-TL bedelli sözlü kira sözleşmesi bulunduğunu, kira bedelinin peşin olarak ödenmesi hususunda anlaştıkları halde davalının 2015 yılına ait kira bedelinden sadece 1.800.-TL kira bedelini ödediğini, bakiye 21.700.-TL kira bedelini ödemediğini belirterek bu miktarın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline-
İcra takibinin haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilebileceği, dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi fer’i müdahil talep eden eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından kira sözleşmesinin tarafı haline gelemeyeceği-
Takip yapılan borçlunun eşi olan şikayetçinin, taşınmazın aile konutu olduğunu alacaklıya ihtar ederek kira sözleşmesinin tarafı haline geldiği- Kira sözleşmesinin tarafı haline gelen eşin tahliye taahhüdünün geçersiz bulunması nedeniyle takibin iptalini talep etmesi halinde, mahkemece, takip alacaklısına süre verilmek suretiyle şikayetçiyi, borçlu sıfatı ile takibe dahil etmesi istenerek, bu husus yerine getirildiğinde şikayetin reddine, aksi halde, takibin, zorunlu takip arkadaşlarının tamamına yöneltilmemesi nedeni ile şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Yurt dışında yaşayan davalı adına kayıtlı ticari takside şoförlük yapan davacının çalışmasının iş sözleşmesine mi yoksa kira sözleşmesine mi dayandığı, burada varılacak sonuca göre iş mahkemesinin görevli olup olmadığı- Davalının yurt dışında yaşıyor olması dikkate alındığında, davacının davalının gözetim ve denetimi altında olduğu, onun emir ve talimatları doğrultusunda ticari taksiyi işlettiği, çalışma saatleri ve çalışma düzeninin davalı tarafından belirlendiği, başka bir anlatımla taraflar arasında iş ilişkisi kurulduğunu gösterir şekilde bir bağımlılık ilişkisi bulunduğunun kabul edilemeyeceği- Aracın ruhsatının devredilmemiş olması ve aracın trafikte davalı adına kayıtlı olmasının taraflar arasındaki ilişkinin niteliğinin tespitinde belirleyici bir kriter olmadığı- Yoklama memuru ile "çalışan-vekil" olarak davacının ad ve soyadı ile imzasının bulunduğu yoklama fişinde, davalının satın aldığı ticari taksi ile ticari taksi faaliyetine başladığı, yanında bir kişinin (davacının) asgari ücretle çalıştığı yazılı ise de, bu belgeyi davacı kendisi imzaladığından, belgenin tek başına iş sözleşmesinin varlığı için yeterli olmadığı- Davacının 07.05.2009-22.11.2010 tarihleri arasında davalının babası üzerinden sigortalı gösterildiği hizmet cetvelinden anlaşılmakta ise de, davalı tanıklarından biri "kamyonette çalışırken kaza yapan davacının sağlık hizmetlerinden yararlanmak için kendisinin sigortalı gösterilmesini talep etmesi nedeni ile sigortalı gösterildiğini, ancak SGK primlerini davacının yatırdığını" belirtmiş olduğundan ve davalı tanıkları "her ay kararlaştırılan kira bedelinin davacı tarafından davalı tanığı olarak beyanı alınan davalının amcasının oğluna verildiğini" beyan ettiğinden,  davalıya her ay sabit bir miktarın ödendiği, geri kalan hasılatın davacıya ait olduğu böylesi bir ilişkide kâr ve zararın başka bir anlatımla ekonomik riskin davacı üzerinde olduğu- Taraflar arasında iş sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişki bulunmadığı-
Taraflar arasındaki kira sözleşmesine göre; kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren 5 yıl süreli olduğu, sözleşmenin yenilenmeyeceğinin kiracı tarafından bu 5 yıllık dönemin sona ermesinden 3 ay önce kiralayana yazılı olarak ihbar edilmeyecek olursa, işbu sözleşmenin ayrıca herhangi bir işleme ya da bildirime gerek olmaksızın aynı şartlarla ve süre ile kendiliğinden uzamış olacağı, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin kira bedelinin kiralayan adına havale edildiği tarih olduğunun kararlaştırıldığı, kira sözleşmesinin özel şartlarından 5.maddesinde; 'İş bu sözleşmenin başlangıç tarihi, kira bedelinin kiralayan adına havale edildiği tarihtir' düzenlemesine yer verildiği, kira sözleşmesinin 5. maddesine göre 5 yıllık kira süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi ve uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği, bu durumda; uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Akde aykırılığın kabul edilebilmesi için, öncelikle, akde aykırı hareketin, kiralananın aynına bir zarar verip vermediğinin belirlenmesi, taşınmazın aynına zarar verilmiş ise akde aykırılık nedeni ile tahliye kararı verilmesi gerektiği- Kira sözleşmelerinde kullanım şeklinin kiracının tercihine bırakılmış olması sebebiyle akde aykırılık oluşmamış olduğundan, maddi tazminata konu edilebilecek ve basit tadilat ile eski hale getirilebilecek hususlara dayanarak tahliyeye karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı payını davalıya devretmemiş olduğundan taraflar arasındaki kira sözleşmesinin devam edeceği ve davacının bu kira sözleşmesine ve tapuda paydaş olması nedeniyle tapu maliki olarak kira sözleşmesine konu yer ile ilgili bölünebilir haklardan olan kira bedelinden payına düşen kısmını isteyebileceği- 3. kişilerin kira sözleşmelerini kiminle yaptıkları araştırılarak, bu kullanımlarının davalının muvafakatinden kaynaklandığının ve kira bedellerinin davalı tarafından alındığının anlaşılması halinde, bu bağımsız bölümlere ilişkin olarak da davacının malik sıfatı ile payı oranında alacak talebinde bulunabileceği-