Boş olarak altı imzalanıp verilen bir belgenin üstünün taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının tanıkla ispatının olanaklı olmadığı ancak yazılı delille ispatı gerektiği ve yazılı delil de yoksa dayanılmış olması koşuluyla yemin delilinin söz konusu olabileceği- Tahliye taahhütnamesine dayalı olarak başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada; bilirkişi tarafından düzenlenen raporda imzanın davalı kiracı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunun belirlendiği, bu durumda tahliye taahhütnamesindeki imzanın davalı kiracıya ait olduğunun kabulü gerektiği, kira sözleşmesinin süresinin sözleşmenin taraflarınca her zaman uzaltılıp kısaltılabileceği, kira sözleşmesinin süresini uzatıp kısaltmayı engelleyen herhangi bir yasal hüküm bulunmadığı, kiracı tarafından tarih yazılmadan boş kağıda, beyaza imza atılması halinde boş kağıdın üzerinin kiraya veren tarafından nasıl ve ne şekilde doldurulacağının imza eden kiracı tarafından kabul edildiğinin kabulü gerekeceği, tahliye taahhütnamesinin davalı kiracı şirket yetkilisi tarafından imzalandığı belirlendiğinden ve tahliye taahhütnamesinin verildiği tarihten itibaren tahliye taahhütnamesinin iptali için bir dava da açılmadığı, tahliye taahhüdünün geçerli olduğu-
Taraflar arasında 24.08.2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi imzalanmış, kira sözleşmesi ile taşınmazın aylık kira bedelinin davalı tarafından her ayın yirmibeşinci günü davacı kiraya verenin banka hesabına yatırılacağı kararlaştırılmış, davalının 2013 yılının Haziran ve Temmuz ayları kira bedellerini ödememesi üzerine, davacı tarafından Haziran ayına ait kira bedeli için 10.07.2013 tarihinde ihtarname, Temmuz ayına ait kira bedeli için ise 02.08.2013 tarihinde ihtarname keşide edilmiş ve davalının, Haziran ayının kira bedelini 14.08.2013 tarihinde, Temmuz ayının kira bedelini ise 26.08.2013 tarihinde ödediği anlaşılmakta olup kiracının, kira bedellerini sözleşmede kararlaştırılan sürede ödemediği, kendisine iki haklı ihtar keşide edilmesine sebebiyet verdiği görüldüğünden iki haklı ihtar nedeniyle kiracının kiralanandan tahliyesine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Kira sözleşmesinin yapıldığı anda ya da sözleşmeden önce kiracıdan alınmış olan tahliye taahhüdü geçersiz olduğu, taahüdün kira sözleşmesi yapılırken ya da daha önceki tarihte alındığını ispat yükümlülüğünün kiracıya ait olduğu-
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde bulunan tahliye taahhüdünde, tahliye tarihi açık bir şekilde yer almadığından TBK'nun 352. maddesinin aradığı anlamda bir tahliye taahhüdünün varlığından bahsedilemeyeceği-
Davalı tarafından 17.08.2010 tarihinde imzalanan tahliye taahhüdü, Mahkemenin kabulünün aksine yeni bir kira sözleşmesi niteliğinde olmayıp davalının taşınmazı 31.12.2014 tarihinde tahliye edeceğine dair TBK nun 352/1. fıkrasına göre düzenlenen tahliye taahhüdü olduğu ve davacı, uzama döneminin bitiminden önce kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği hususunu davalıya 17.04.2015 tarihli ihtarnamesi ile bildirmiş ve davasını da 04.09.2015 tarihinde açmış olmasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği bu nedenle davacının dava açmakta haklı olduğu; yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi gerekirken davacı üzerinde bırakılmasının doğru olmadığı ancak bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından; hükmün, düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
3. HD. 02.10.2018 T. E: 5827, K: 9394-
İki haklı ihtar nedeniyle açılan davada tahliyeye karar verilebilmesi için, kiracıya bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde, bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği için yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulması gerektiği- İhtar tebliğinden sonra yapılan ödemelerin iki haklı ihtarın oluşmasına engel teşkil etmeyeceği- Süresiz sözleşmelerde ve kira parasının yıllık ödenmesi gereken hallerde iki haklı ihtar oluşmayacağı- Önceki malikle davalı arasında imzalanan 01.04.1995 başlangıç, 31.12.1995 bitim tarihli kira sözleşmesi geçerli olduğu, taşınmazı sözleşmeden sonra iktisap eden davacıların, Türk Borçlar Kanununun 310. maddesi gereğince sözleşmenin tarafı olacağı, kira sözleşmesinde, kira bedellerinin her ayın başında peşin ödeneceği kararlaştırılmış olup bu düzenlemenin tarafları bağladığı, davacının; davalının 01.01.2010-31.12.2010 kira yılı içinde iki haklı ihtara neden olduğunu ileri sürdüğü, davacı tarafından 06.07.2010 tarihinde başlatılan icra takibinde ödeme emri, 06.08.2010 tarihinde tebliğ edilmiş bu icra takibi ile Eylül 2007 - Haziran 2010 tarihleri arası aylara ait kira bedellerinin ödenmesi istenmiş ve kira bedeli 06.08.2010 tarihinde ödenmiş olmakla, yapılan bu ilk ihtarın haklı olduğu, ikinci ihtara konu olan 20.07.2010 tarihli ikinci icra takibi ile Temmuz 2010 yılının bakiye kira bedelinin ödenmesi istenmiş ise de; Temmuz ayı kira bedeli 06.07.2010 tarihinde yapılan ilk icra takibi sırasında sözleşmedeki ödeme gününe göre muaccel olup istenebilecek iken bölünerek ayrı icra takibine konu edilemeyeceğinden bu ikinci ihtarın haklı sayılamayacağı, bu durumda iki haklı ihtar şartı oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacılar ile davalının taşınmaz malda paydaş olduğunun anlaşılması halinde, paydaş davacıların paydaş davalı aleyhine tahliye davası açma hakkının olmayacağı; kiracı paydaşı, paydaşlığı sebebiyle davaya konu taşınmazdan çıkarma olanağı bulunmadığı- Bir paydaşın diğer paydaşla kira sözleşmesi yapması ve kendi payını kiraya vermesinin mümkün olduğu ve bu sözleşmeye dayanarak paydaşın, kiracı paydaş aleyhine temerrüt, iki haklı ihtar ve akde aykırılık sebebiyle ancak akdin feshi davası açabileceği, davanın kabulü halinde ise akdin feshi ile yetinileceği ve tahliye kararı verilemeyeceği-.
Davacı, ihtarname ile Mart, Nisan 2014 yılı kira bedellerinin ödenmesini istemiş olup, sözleşmedeki muacceliyet şartı gereğince ilk ihtar tarihinde icra takibine konu edilen Haziran 2014 ayı kira bedeli muaccel hale geldiğinden bu "ilk ihtar ile istenebilecek iken ayrı ihtara konu yapılmasına olanak bulunmadığı" ve iki haklı ihtar şartının oluşmadığı-
Kira sözleşmesinde muacceliyet koşulunun bulunması halinde muaccel hale gelen kira parasının tek ihtarla istenmesi gerektiğinden bu kira parasının bölünüp değişik ihtarlarla istenerek iki haklı ihtara konu yapılmasının mümkün olmadığı- Kiralananın konut mu işyeri olarak mı kiralandığının belirlenmesi, işyeri olarak kullanılmak üzere kiralandığının anlaşılması halinde davalının tacir olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre yeni yasal düzenleme karşısında kira sözleşmesindeki muacceliyet şartının uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği-