Yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekeceği-
Dosya kapsamından taşınmazın “taşlık ve çalılıktan” imar ve ihya edilip edilmediği hususunda duraksama söz konusu olduğu gibi, hangi tarihte belediye imar planları kapsamına alındığı hususu üzerinde de mahkemece durulmamıştır. Bu nedenle davanın açıldığı tarihinden geriye doğru en az yirmi yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının dosya arasına konulması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulunduğu konularında gerekçeli ve denetime açık raporun uzman bilirkişiden istenilmesi gerekmektedir. Bütün bunlar yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
HGK.’nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 3.5.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Mahkemece bu hususta yeterli araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Kural olarak tapulama tespitinin yapılmasıyla tapulamadan önceki zilyetlik kesintiye uğramış olup, taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihten itibaren yeniden 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş olmasının zorunlu olacağı-
Bir yerin terk edilmesinin, davacının bu yer üzerindeki zilyetliğinin kesilmesinin, mülkiyet hakkının sona ermesi için terk işleminin iradi olmasının gerekeceği-
Akdi halefiyet halinde kadastro tespitinden önceki zilyedliğin, MK. nun 996. maddesi uyarınca davacının sonraki zilyedliğine eklenebileceği-
Davacının zilyedliğine, satıcının zilyedliğinin eklenebilmesi için, satışın yasal olması gerektiği-
Tapuya tescilden sonra devam eden zilyedliğin de, MK. 996 uyarınca önceki zilyedliğe eklenebileceği-
MK. 996 hükmünün “halefiyet” esasına dayandığı, sonraki zilyedin, kendisinden önceki zilyedlerin sahip olmadığı haktan halefiyet yolu ile yararlanamayacağı-
Zilyedliğin eklenebilmesi için, zilyedler arasında hukuki bağ bulunması gerektiği-