TMK.’nun 713/5. fıkrasının son cümlesi için gösterilen gerekçede de şu ifade yer almaktadır. “gerçekten, mülkiyet hakkının hangi anda kazanılmış olacağı sorusunu cevaplayan bu yeni hükme göre, mülkiyet 1. fıkrada öngörülmüş olan bütün şartların gerçekleştiği anda kazanılmış olacak, yani hâkimin vereceği tescil kararı geriye dönük (makable şamil) sonuç doğuracaktır.” denilmektedir. Bu bakımdan idarece yapılan toplulaştırma işlemi kazanmaya engel oluşturmadığı gibi taşınmaz, tarla niteliğinde Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle kamu malı niteliğindeki yerlerden de değildir. O halde, mahkemece taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar davacı lehine kazanma süresi ve koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Davacı dava dilekçesinde, sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece davacının taraf ehliyeti sorgulanıp araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Davacı, dava konusu yeri taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği tarihinden sonra, ancak kesinleşmeden önce satın almıştır. Dosyaya göre tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için mahkemece kendilerine süre ve imkân tanınmamış; kadastro mahkemesinde keşif yapıldığı, tekrar keşif yapılmasını haklı gösterecek bir neden ileri sürülmediği gerekçesiyle davacının keşif talebi ret edilmiştir. Bu tür davalarda keşif yapılmadan ve keşfe dayalı deliller toplanmadan sonuca ulaşmak mümkün değildir. Kaldı ki, davacının delilleri de toplanmamıştır. Bu işlemler yapılmadan oluşturulan mahkeme kararının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Dava konusu taşınmaz yerleşim alanı içinde yer almış olup arsaya dönüştüğünden Dairenin uygulaması uyarınca ekonomik amaca uygun zilyetlik aranmaz. Zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dâhil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Öte yandan, yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede, vazgeçme olmadığı halde, herhangi bir gerekçe de gösterilmeksizin davacı tanıklarının dinlenilmediği, HMK.’nun 261. maddesine aykırı olarak keşifte iki yerel bilirkişinin birlikte ifadelerinin alındığı görülmekle, bu haliyle yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davada aktif dava açma ehliyeti üzerinde durulmadığı gibi kadim mera araştırması da yapılmamıştır. Bu gerekler yerine getirilmeden oluşturulan hükmün, hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Tarafların müşterek murisinin terekesinin taksim edilip edilmediği, murisin taşınmazları davalı tarafa satıp satmadığı araştırılmamıştır. Şayet satış ya da taksim yok ise davacının miras payı oranında tapu kaydının iptali gerekirken, davacının dava dilekçesinde belirttiği paylar esas alınarak iptal ve tescile karar verilmesi de hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Davacının, harici satın alma, eklemeli zilyetlik ve zilyetlik hukuki sebeplerine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, Toprak Tevzi Komisyonu’nca 20.10.1961 tarihinde dava konusu yer Hazine adına tarla niteliğiyle tapuya bağlandığına göre tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik ve eklemeli zilyetliğin hukuken bir değer taşımayacağı, zilyede herhangi bir hak da bahşetmeyeceği, bu tür olaylarda Hazine adına tapunun oluştuğu 20.10.1961 tarihinden geriye doğru 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresinin aranacağı, bu zilyetliğinde TMK.nun 713/1. fıkrasında açıklandığı gibi aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun zilyetlik olmasının gerekeceği-
Şayet, murisin terekesi mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşıma tabi tutulmamış, taşınmaz paylaşım, satış veya bağış yoluyla davacıya intikal etmemiş ise, davacının terekeye dahil taşınmazlar için tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından ve tek başına kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğundan, TMK. nun 702. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davaya konu taşınmazın miktarı ile ham toprak vasfı göz önünde tutulduğunda böyle bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup, hava fotoğraflarının tespit tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait en az iki ayrı zamana ilişkin olmasının gerekeceği-
Yerleşim alanları içerisinde yer alan taşınmazlar bakımından ekonomik amaca uygun zilyetlik aranmadığından ve taşınmaz arsaya dönüştüğünde C.’in zilyedinde bulunan ve krokide A harfiyle gösterilen yer üzerinde belirlenerek kroki kapsamına alınmasının, koordinatlı ve ölçekli krokinin teknik bilirkişiye düzenlettirilmesinin, miktarının belirlenmesinin ve Veli'ye satılan yer dışında C. tarafından tasarruf edilen taşınmaz bölümü bakımından davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • kayıt gösteriliyor