Davacıların miras payları oranında davanın kabulü ile yalnızca davacıların payları yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken, tüm mirasçıların miras payları yönünden tapu kayıtlarının iptali ile mirasçıların hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olacağı- Mahkemece yeniden yapılacak keşif sırasında davalının hangi taşınmazı fiilen kullandığı tek tek belirlenerek davalının fiilen kullandığı bir taşınmaz varsa el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerektiği- Kayıt malikleri dava tarihinden önce vefat ettiği halde bu şahısların müdahalesinin menine şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Dava konusu yerin, Devlet'in hüküm ve tasarrufu altındaki kamunun yararlandığı mera niteliğindeki kamu mallarından bulunduğu ve özel mülkiyete konu edilemeyeceği gözden kaçırılarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken zilyetlik yoluyla kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmazın davacının babasından kaldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda öncelikle davacının taraf ehliyetinin sorgulanması oluşacak sonuca göre esasa girilip girilmemesine karar verilmesi gerekirken bu husus açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Dava konusu yerler köylüler ile belde halkı tarafından yaz aylarında toplanan kayısıların kurutulduğu alanlar (sergi alanları) olup, orta malı niteliğinde kamu hizmetine tahsis edilen yerlerden olup, TMK.’nun 999. maddesi gereğince, özel mülkiyet konusu olabilecek biçimde tapuya tescil edilemeyecek yerlerdendir. Bu nedenle bu tür yerlerin zilyetlikle edinilmeleri olanağı bulunmadığından davacının isteminin tümden reddi gerekirken yazılı şekilde kimi parseller yönünden kabulüne karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafa delil ve tanık listesi sunmak üzere süre ve imkân tanınmamış, keşif ara kararı da usulüne uygun olarak oluşturulmamıştır. Bu usuli işlemler tam olarak uygulanmadan oluşturulan kararın hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.’nun 713/1,999, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, kimi parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de; dava koşulu üzerinde durulmadığı gibi, yapılan araştırma ve incelemede hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Eksik araştırma ve soruşturmaya dayanan hükmün, hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Tereke adına bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açılması halinde, taraf teşkilinin yargılama sırasında tamamlanmasının ve sağlanmasının mümkün olduğu, eldeki davada ise, davacılar tapu kaydının iptali ile kök murisin mirasçılık belgesindeki payları oranında davacılar ve diğer mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istediğine göre, kök muris Müderis Dede’nin diğer mirasçılarının davaya karşı olurlarının alınması veya TMK. nun 640. maddesi gereğince terekeye temsilci atanması suretiyle taraf teşkilinin sağlanmasının ve davanın bu şekilde yürütülmesinin mümkün ve gerekli olduğu, taraf teşkilinin sağlanmasının, kamu düzenine ilişkin olup, yargılama ve kanun yolları aşamalarında her zaman kendiliğinden göz önünde tutulacağı-
Dava konusu taşınmazın tapulamada taşlık niteliğiyle tespit harici bırakıldığı belirlendiğine göre; bu nitelikteki yerlerin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi uyarınca emek ve güç sarfedilme, imar ve ihyanın tamamlanması ve ondan sonra aynı kanunun 14. maddesi uyarınca en az 20 yıl süre ile aralıksız-davasız kullanılması gerekir. Bu tür davalarda öncelikle davalı yerin önce ve sonrasını gösteren fotoğraflarının dosyaya getirtilmesi keşifte tanıkların parsel başında dinlenilmesinin sağlanması tanık ve bilirkişiler arasındaki çelişkilerin giderilerek tüm tereddütler ortadan kaldırılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenlerle bozulmasına neden olacağı-
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince miras bırakanlar ile tüm mirasçılar bakımından miktar araştırması yapılması, belgesinden taşınmaz edinip edinmediklerinin Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü’nden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden zilyetliğe dayalı tescil dosyalarının ise bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden değerlendirilmesinin gerekeceği-
Zilyetliğe dayanan tapu iptali tescil davalarında, iktisabı sağlayan zilyetliğin ispatının gerekeceği, zilyetlik olaylarının maddi olaylardan olduğu, maddi olayların, yasa maddesinde de belirtildiği gibi tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği-