Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Dava, tapu iptali ve tescil davası olduğu ve Hazine aleyhine açılan bu dava kabul edildiğine göre, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, ayrıca davacı lehine yargılama gideri ve bu kapsamda vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken dava tescil davası gibi değerlendirilip harcın davacıya yükletilerek, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması isabetsiz olmuştur. Diğer taraftan, harç hususu kamu düzenini ilgilendirdiğinden temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re'sen gözetilmesi gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın dava tarihindeki zemin değeri üzerinden karar harcına hükmedilmesi gerekirken, davacının diktiği ağaçların değerinin hesaplamaya dahil edilmesi de hatalıdır.
Asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de mevcut payın üçüncü şahıslara satış ve devrinin mümkün olduğu- Hüküm fıkrasının, tarafların taleplerini karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açık ve maddeler halinde oluşturulması gerektiği-
Kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuksal nedenine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 996 maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesine göre açılan tescil ile elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine-
Dava konusu parsellerde davacıların haksız şagil olmaları nedeni ile herhangi bir mülkiyet hakları bulunmadığından davanın reddine karar verilemeyeceği-
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve satış hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası olup, senedin nizasız dava konusu yeri kapsadığını, davacının murisin dava konusu yeri haricen düzenlenen senet ile davalıların murisindenn satın aldığını ve eklemeli zilyetliğin davacıda bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1.maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkün olacağı-
Zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyeceği-
Dava konusu 37 parsel sayılı taşınmazla ilgili uygulama ve araştırmanın yapılmadığı; 53 ve 75 nolu parsellerin tarım arazisi niteliğinde olmayan ve zilyetlikle iktisapları mümkün olmayan yerlerden oldukları gibi; davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının da oluşmadığı; 33 ve 71 parsellerin yapılan keşif sonucunda dosyaya ibraz edilen fotoğraflardan ve bilirkişi raporundan tarım arazisi niteliğinde oldukları anlaşılıyor ise de, bu taşınmazların uzunca bir süre terk edildiği ve zilyetliği sonradan devralan kişinin eklemeli zilyetliğine değer verilemeyeceği, dolayısıyla bu taşınmazlar yönünden de davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı-
Eskişehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nün 30.03.2012 tarih ve 06/106-890 sayılı yazıları kapsamıyla söz konusu yer anılan yazı ekinde gönderilen 28.09.2011 gün ve 52 sayılı kararıyla Göynüş (Köhnüş) Vadisi'nin kuzey kesiminin 1. derece Arkeolojik Sit ve güneyinde kalan ve haritada sınırları gösterilen kısmın ise 3. derece Arkeolojik Sit alanı ilan edildiği açıklandığından, söz konusu karar kapsamı ve eki harita gözetilerek dava konusu parselin son Koruma Bölge Kurulu kararına göre 1. derece Arkeolojik Sit veya 3.derece Arkeolojik Sit alanlarından hangisinin kapsamında kaldığının Teknik ve Uzman Arkeolog Bilirkişiler aracılığıyla keşfen belirlenmesinin ve dava dilekçesinde belirtilen tapu senedi ile dayanaklarının Tapu Müdürlüğü'nden getirtilerek keşifte Yerel Bilirkişi ve Tanıklar yardımıyla uygulanmasının, taşınmaza uyup uymadığının saptanmasının, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
TMK.’nun 713/I, 996 ve 3402 sayılı kadastro kanunun 14. maddesi gereğince açılan –zilyetlik hukuksal sebebine dayalı “mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tescil davalarında mahkemece yapılacak işin; öncelikle davanın orman idaresine yöneltilmesi sağlandıktan sonra, zilyetliğin maddi olaylardan olduğu gözetilerek, taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri için süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi listesi temin edilip, taraf tanıkları ve yerel bilirkişilerin keşif yerine davetiye ile çağırılarak keşif yerinde tanıkların ayrı ayrı dinlenmesi ve bilirkişilerden alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği-