Borçlunun usulsüz işlem şikayeti üzerine üçüncü kişilere gönderilen haciz ihbarlarının İcra Hukuk Mahkemesi'nce iptal edilmesi ve hacizlerin bu karar üzerine kaldırılması, İİK 40. veya 361. maddelerindeki koşulların oluştuğunun kabulü için yeterli olmayıp, ödenen para ancak genel mahkemede açılacak istirdat davası sonucuna göre geri alınabileceği-
Dayanak ilamdaki görevsizlik kararı henüz kesinleşmediğinden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikayetçinin, takip dosyasında fuzulen yaptığı ödemeyi, İİK’nun 40. maddesi gereğince, ödemenin yapıldığı dosya üzerinden talep etmesi yerine; genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yaparak ayrı bir takipte talep etmesinin doğru olmadığı-
Bozma sonrası verilen ilamda, bozma öncesinde hüküm altına alınmayan faiz alacağı hakkında da karar verildiğinden, ikinci takibin bu faiz alacağına ilişkin olduğu ve mükerrer olmadığı anlaşıldığından, mahkemece borçlunun mükerrer takibe yönelik şikayetinin reddine karar verilerek diğer şikayet sebeplerinin incelenmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İlk takipten feragat edilmeksizin aynı alacak için bozmadan sonraki ilama dayanılarak yeni bir takip yapılması halinde ikinci takip mükerrer olacağından, mahkemece, şikayetin borçlunun talebi de nazara alınarak gerektiğinde bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle çözümlenmesi gerektiği-
İİK'nun 40. maddesi gereğince bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durduracağından alacaklının takibine dayanak yaptığı ilamın bozulması üzerine icra muamelelerinin olduğu yerde duracağı- Bozma kararından sonra bozmaya uyularak yeni verilen ilamla alacaklının duran takibine devam etmesi ve ilamdan kaynaklanan fark alacaklarının muhtıra gönderilmesi suretiyle tahsilinin mümkün olduğu-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı ilamın bozulması üzerine icra muamelelerinin olduğu yerde duracağı, bozmaya uyularak yeni verilen ilamla duran takibe devam etmeden yeni takip başlatılması halinde ikinci takibin mükerrer sayılacağı- Mükerrer takip olup olmadığını hakimin bilirkişiye göndermeden kendisinin tespit etmesi gerektiği-
Mahkemece yeniden bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde usulünce hazırlanmış rapor alınarak sonuca gidilmesi yerine, hatalı rapora dayalı olarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Alacaklıdan iadesi gereken paraya muhtıranın tebliğ tarihinden (muhtıra ile süre verilmiş ise bu süreden sonra) itibaren faiz istenebileceği-
İİK'nın 40/2. maddesinde, bir ilâm hükmünün icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icranın tamamen veya kısmen eski hâline iade olunacağının belirtildiği, bu durumda mahkeme kararına dayalı olarak bir parayı tahsil eden kimse, bu konudaki mahkeme kararının bozulması üzerine verilen kararın kesinleştiği tarihe ve hatta icra dairesi tarafından kendisine çıkartılan muhtırada verilen sürenin sonuna kadar söz konusu parayı elinde tutma yetkisine sahip olup, icra müdürlüğünce çıkartılan muhtıraya rağmen parayı iade etmemesi halinde muhtırada verilen sürenin sonunda temerrüde düşeceğinden ancak bu tarihten itibaren işleyecek faizle sorumlu olacağı, buna göre mahkemece, somut olayda davalınınicranın iadesi işlemi sırasında çıkartılan muhtıra uyarınca kendisinden istenen parayı ödemede açıklanan şekilde bir temerrüdünün bulunup bulunmadığının incelenerek, temerrüde düşmüş ise buna ilişkin faizle sorumlu tutulması gerektiği-