Vekil ile takip edilen ihalenin feshi davalarında "maktu" vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken "nispi" vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Haczedilen taşınmazın iki yıl (şimdi; bir yıl) içinde satışının istenmemesi halinde haczin düşeceği- İİK mad. 106 gereğince satış isteme süresinin duracağı durumların tahdidi olarak sayıldığı, sürenin durması durumunda, satış talebinin reddi ya da ihalenin alıcı çıkmaması nedeniyle düşmesi ya da feshedilmesi halinde düşme veya fesih kararının kesinleştiği tarihten sonra kalan sürenin kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, zamanaşımının kesilmesinde olduğu gibi yeni bir sürenin işlemeye başlamayacağı-İcra müdürünün, alacaklının satış talebini -henüz kıymet takdiri yapılmadığı, aracın yakalanmamış olduğu vb. gerekçeleriyle- reddetmesi halinde, bu ret kararının şikayet yoluyla bozdurulmamış olması halinde reddine karar verilmiş olan bir talep, yasaya uygun bir talep olarak (satış talebi olarak) kabul edilemeyeceğinden alacaklının süresinde satış talep etmemiş sayılacağı ve konulmuş olan haczin düşeceği-
Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde mahkemece duruşma açılması ve taraf teşkili sağlanarak alacaklılara savunma hakkı tanınması gerektiği- şikayetçi vekili, sıra cetvelinde pay ayrılan 3,4,5 ve 6.sıradaki dosya alacaklılarının hacizlerinin düştüğünü, müvekkillerinin hacizlerinin devam ettiğini ileri sürdüğünden, ilgili tüm icra dosyalarının getirilerek İİK. mad. 106 ve 110 gereğince, haciz tarihinden itibaren iki (şimdi; bir) yıl içinde satış istenmemesi ve satış için ilgili giderlerin iki yıl içinde yatırılmaması halinde haczin düşeceği, 59.madde hükmüne göre satış giderlerinin yatırılması halinde geçerli bir satış talebinin varlığından sözedilebileceği, taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılması ve bu amaçla masraf yatırılmasının satış talebi olarak yorumlanamayacağı ilkeleri üzerinde de durularak karar verilmesi gerektiği-
Tescil kararı hacizden sonra verilip kesinleştiğinden ve kararda hacizden ari olarak şikayetçiye intikal edeceğine dair hüküm bulunmadığından, taşınmaz haciz şerhiyle birlikte şikayetçiye intikal etmiş bulunup; bu aşamada, haczin kaldırılmasının, ancak, üçüncü kişinin genel mahkemede açacağı dava sonucunda çözümleneceği-
İcra mahkemesince, İİK’nun 106. ve 110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediğinden şikayet olunanın taşınmazlar üzerine koyduğu hacizler kalkmış ise de, aynı Yasa’nın 78/son maddesi uyarınca taşınmazların yeniden haczi için takibin yenilenmesine ve yenileme harcına gerek olmadığı, şikayet olunanın takibi yenilemeksizin bedeli paylaşıma konu taşınmazın haczedilmesinin geçerli olduğu-
Haczin düşmesinin ancak yasal süresi içinde satış istenmesi ile engellenebileceği, İİK’da haczin yenilenmesi veya önceki haczin devam etmesi şeklinde bir düzenleme bulunmadığı- Şikâyetçinin ikinci haczinin, önceki haczi ayakta tutmayacağı ikinci haczin, konulduğu tarih itibariyle yeni bir haciz olarak sıralamaya gireceği, ilk haczin, (iki yıllık) yasal süre içinde satış istenmemekle düştüğü ve sonraki haczin de satış tarihinde ayakta olmakla birlikte, şikâyet olunanın haczinden sonraki tarihi taşıdığı anlaşıldığından, şikayetçinin önceki haczine değer vermeyen sıra cetvelinin yasaya uygun olduğu-
Dava veya takip başlamadan önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama dayanan alacaklının, ilk hacze iştirak hakkının bulunduğu-
Taşınmaz üzerine konulan hacizden itibaren iki yıl içinde satış istenmediğinde haczin düşeceği- Takip dosyasının işlemden kaldırılması üzerine, alacaklının yeniden haciz isteyebilmesi için, yenileme talebinde bulunulması gerekeceği-
"İİK'nun 110'ncu maddesinde belirtilen sürenin talebin geri alındıktan sonra yenilenmesi halinde en baştan başlamayacağı, şikayet olunanın ikinci satış talebinin haczin düşmesinden sonra yapıldığı, ihalenin feshi davasında haczin düştüğünün iddia edilmediği" gerekçesiyle, şikayetin kabulüne, "şikayetçi alacağının, şikayet olunana ayrılan paydan öncelikle ödenmesine" karar verilmesinin isabetli olduğu-
İİK’nun 40. maddesi uyarınca kararın bozulması ile takip muamelelerinin olduğu yerde duracağı, bu durmanın, aynı Yasa’nın 106 ve 110. maddeleri anlamında da sonuç doğuracağı, tasfiye halinde T. Emlak Bankası AŞ.’nin alacaklı olduğu takip dosyası hakkında borçlu tarafından iptal amacıyla şikayet yoluna başvurulduğu, verilen kabul kararının bozulmasından sonra İcra Mahkemesi'nce şikayetin reddi kararının verildiği, bu durumda mahkemece, adı geçen davalının haczinin düşüp düşmediği konusunda, belirtilen ilkeler göz önünde tutularak bir değerlendirme yapılmasının gerekeceği-