Mirasbırakan...'ın maliki olduğu 544 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile hesaplarındaki paralarını 27.05.2005 tarihli vasiyetname ile davalı eşi ... lehine intifa hakkı tesis etmek suretiyle diğer davalı ...'na vasiyet ettiğini, saklı payına tecavüz edildiğini ileri sürerek, tenkise-
Mirasbırakanın temlik tarihlerindeki ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmadığı, temlik tarihinden önce ve devir tarihi ile öldüğü tarihte üzerine kayıtlı başka taşınmazların bulunup bulunmadığının ilgili kurumlardan sorulup tespit edilmediği görüldüğünden dava konusu taşınmazlar bakımından araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek miras bırakanın gerçek amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmiş olmasının doğu olmadığı- Feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı ve hüküm kesinleşinceye kadar her zaman davadan feragat edilebileceği-
Başka taşınmazları ve bir miktar parası olan mirasbırakanın ölümünden sonra miras taksim sözleşmesi ile taşınır-taşınmaz malların paylaşıldığı, dava konusu taşınmazın temlikinde ise mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, davalının kendisi ve eşi ile ilgilenmesi, maddi ve manevi destekte bulunmasından duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olması halinde uygulanabilirliği- Mirasbırakanın taşınmazın tamamını değil bir kısmını uhdesinde bırakarak davalıya bir miktar pay devrettiği, davacılar, temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olduğu iddialarını ispat edecek deliller ortaya koymadıkları, dinlenen davacı tanıkları da muvazaanın varlığı konusunda kesin beyanda bulunmadıkları bu nedenle mirasbırakanın satış akdiyle yaptığı temlikin gerçek iradesini yansıttığı, dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğu, davacıların iddialarını 6100 sayılı HMK. mad. 190/1 ve 4721 sayılı TMK. mad. 6 uyarınca kanıtlayamadıkları sonucuna varıldığından ve her ne kadar akitte gösterilen bedel akit tarihindeki gerçek bedelden düşük ise de, salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olamayacağının açık olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değerinin dava konusu edilen taşınmazların toplam değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olmasına rağmen mahkemece bu kural göz ardı edilerek davalıların miras payına isabet eden değer üzerinden fazla harca hükmedilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Dava konusu parseller için tapu kayıtlarının yeniden istenmesi, asıl ve birleştirilen dosyalara getirtilen kayıtlardaki farklılığın nedeninin ilgili merciinden açıklatılması, mirasbırakandan davalıya yapılan tüm intikaller ve iddia- savunmalar gözetilerek hüküm oluşturulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisinin doğru olmadığı-
“Hibe” yoluyla yapılan temliklerde gerçek irade ile resmi akde yansıyan irade arasında bir uyumsuzluktan(muvazaadan) söz edilemeyeceğinden, bu tür temlikler hakkında 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın uygulama yeri bulunmadığı, koşulların varlığı halinde ancak tenkise tâbi olacakları-
Davacı tanıklarının beyanlarını içeren evrakların ve yazılı istinabe evraklarının Türkçe'ye tercüme edilmesi amacıyla takdir edilecek delil avansını yatırması için 6100 Sayılı HMK. mad. 324/1 uyarınca davacıya kesin süre verilmesi, delil avansının verilen kesin süre içerisinde yatırılması halinde mahkemece veyahut istinabe yoluyla atanacak yeminli tercüman aracılığıyla davacı tanıklarının beyanlarını içeren evrakların tercüme ettirilmesi aksi halde HMK'un 324/2. Maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken tercüme yükümlülüğünün gerekmediği halde davacıya yüklenerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Dava dilekçesinde faiz isteğinde bulunulduğu halde faiz isteği yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olmasının isabetsiz olduğu-