Her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunmasının zorunlu olduğu- Davanın sağ kalan eş tarafından açıldığı, miras bırakanın veraset ilamına göre sağ kalan eşin miras payı 1/2 olduğu ve bu pay üzerinden, dava devam ederken ölen eşin mirasçıları olan davacıların mirasçılık belgesindeki miras payları oranında tapu iptali ve tescile hükmedilmesi ve kalan payların kayıt maliki olan davalı üzerinde bırakılması gerekirken yazılı şekilde HMK. mad. 297/2. hükmüne aykırı olarak, infazı mümkün olmayan şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Murisin sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yaptığı durumda mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı- Miras bırakan mirasçıları olan davacı oğluna ve davalı kızına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar üzerinden mal kaçırma kastının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tarafların babalarının terekesinin de bu değerlendirilmeye dahil edilmesinin isabetsiz olduğu-
Murisin tüm taşınmazları olduğu bildirilen davaya konu taşınmazlarını haklı ve geçerli bir neden olmaksızın vekil kıldığı oğlu vasıtasıyla ve lehine mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde, oğlunun boşandığı ancak birlikteliğini sürdürdüğü eski karısının teyzesinin kızı olan emanetçi konumundaki davalıya satış göstererek temlik ettiğinin tüm dosya içeriğiyle anlaşılmasından dolayı, 6 parça taşınmaz hakkında davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmadığı- İradenin bölünmezliği ilkesi ve muvazaanın sabit bulunduğu olgusu gözetilerek, 6 parça taşınmazla birlikte aynı akitte devredilen taşınmaz hakkında davanın kabul edilmesi gerekirken, anılan parsel hakkındaki davanın reddedilmesinin isabetsiz olduğu- Dava konusu taşınmazlarla kayden bir ilgileri bulunmayan davalılar ... ve ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddedilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı ve kabule göre, hükümde davacıların payları açıkça gösterilmeyerek ya da hükme esas alınan veraset ilamına atıf yapılmayarak infaz da tereddüt yaratılmasının hatalı olduğu-
Boşanma davasında lehine hükmedilen ve tahsil edemediğini iddia ettiği nafaka, maddi ve manevi tazminat vs. hakları yönünden eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ve bu nedenle davacının dava ve taraf ehliyetine sahip olduğu- Yerel mahkemenin, davacının muvazaa hukuksal nedenine dayalı senet iptali talebini gözardı ederek yazılı şekilde karar vermesinin isabetli olmadığı-
‘’Sözleşme‘’ başlıklı belge aslının davalı taraftan ibrazının istenmesi, aslının ibrazı halinde anılan belgedeki imzaların kendilerine ait olup olmadığına ve içeriğine ilişkin davacıların beyanlarının alınması, belirtilen eksiklik yerine getirildikten sonra diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı ve semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 günlü 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabileceği- Toplanan deliller ve yapılan araştırmalar sonucunda mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçıdan mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan oğluna minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazı temlik ettiği sonucuna varıldığında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mirasbırakan tarafından ara malik üzerinden davalıya devredilen pay yönünden davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken dava edilmeyen pay yönünden de karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunlu olduğu- Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak olmadığı- Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa mad. 141 ile HMK'nın ilgili maddelerine aykırı bir durum oluşturacağı ve anılan hususun kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödev olduğu, aksine düşünce ve uygulamanın yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmayacağı-
Mirasbırakan tarafından devredilen 1/2 paya tekabül eden davalı adına kayıtlı bağımsız bölümlerdeki payın ve değerinin hesaplanması, davacının talebini daralttığı dilekçesi de gözönünde bulundurularak davalı adına kayıtlı bağımsız bölümlerdeki davacı payına isabet eden pay değerine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Hükme yeterli bir soruşturma yapılması, özellikle miras bırakanın tüm mal varlığının değerinin tespiti ile mal varlığı içerisinde çekişmeye konu taşınmazın konumunun saptanması, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olup olmadığı ile davalının alım gücünün olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılarak belirlenmesi satışa ilişkin semenin ne şekilde ödendiğinin tespiti tüm deliller birlikte değerlendirilerek murisin iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilerek ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek noksan soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-