Davacı vekilinin, davalı şirketin müvekkili bankadan ticari kredi kullandığını, davalılardan müşterek borçlu müteselsil kefil olarak kredi sözleşmesini imzaladığını, diğer davalının ise taşınmaz ipotek gösterdiğini, kredinin vadesinde ödenmemesi nedeniyle başlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, yetki hususu davalı tarafın itirazına bağlı olduğundan dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmeden ve dilekçeler teatisi safhası tamamlanmadan dosya üzerinde bu ilkelere uygun düşmeyen yerel mahkeme gerekçesinde isabet görülmediği; mahkemece HMK'nın 17. maddesindeki yetki kuralının re'sen incelenemeyeceği-
Davacı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen ve davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunan genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredilere ilişkin alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemi-
Mahkemece, bonoda avalist konumunda olan borçlunun yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, borçlunun senet keşidecisi şirketin yetkilisi olmadığının kabul edildiği ve buna göre senedin tek borçlusunun borçlu olduğundan bahisle yetki anlaşmasının geçersiz kaldığı gerekçesi ile yetki itirazının kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK'nın 17. maddesi uyarınca, sadece tacir veya kamu tüzel kişilerinin kendi aralarındaki uyuşmazlıkta yetki sözleşmesi yapabilecekleri-
Takibe dayanak bonoda “İzmir” Mahkemeleri yetkili kılınmış olmakla, yetki sözleşmesinin gerçekleştirildiği, bu durumda takip tarihine göre uygulanması gereken HUMK.nun 22. maddesine göre gerçek kişiler arasında yetki sözleşmesi ile belirlenen özel yetkili yerde de takip yapılabileceğine göre, İzmir İcra Dairesinin yetkili olduğunun kabulü gerekeceği-
İİK'nın 277. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların, ayni değil, şahsi davalar olduğu, bu nedenle tasarrufun iptali davaları genel yetki kurallarına göre davalının ikametgahı mahkemesinde görüleceği (HMK 6.md), davalılar birden fazla ise dava davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği, bu durumda davacı, davalılar aynı yerde oturuyorlarsa davasını orada, ayrı ayrı yerlerde oturuyorsa seçimlik hakkını kullanarak dilerse borçlunun, dilerse borçlu ile hukuki işlemde bulunan 3.şahsın yerleşim yeri mahkemesinde davasını açabileceği-Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olup yetki sözleşmesi her iki davalıyı da bağlayacağı, bu durumda davacı davasını yetkili mahkemede açmış olduğundan davalıların yetki itirazlarının reddi ile işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu ile 3.kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle davalı 3. kişiler vekilinin yetki itirazının HMK'nin 60. maddesi gereğince borçlu açısından da hüküm ifade edeceği-
Tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi sıfatını taşımamaları halinde "yetki sözleşmesi"nin uygulama alanı bulamayacağı-
Üye ile kooperatif arasındaki uyuşmazlıkla ilgili davaların kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesinin zorunlu olduğu-
Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğacak bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı-