Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmenin ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı, somut olayda; davalı ... vasisi ... ortaklığın giderilmesine karar verilen dava konusu taşınmazda yer alan yapının kendisine ait olduğu iddiası ile yerel mahkemede muhdesatın aidiyeti davası açtığını beyan ettiğinden, HMK’nun 165. maddesi uyarınca muhdesatın aidiyetine ilişkin dava sonucunun beklenilmesi gerekeceği-
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmenin ve ona satış bedelinden pay vermenin mümkün olmadığı, somut olayda; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ve keşifte saptanan eve ilişkin davacılar vekilinin ............... tarihli beyanı ile muhdesatın davacılara ait olduğu iddiasında bulunulduğu anlaşıldığından; mahkemece tüm muhdesatlar tespit edilerek, her biri için taraflardan beyanları sorularak, muhdesatlara ilişkin çelişki veya itiraz olduğu takdirde taraflara muhdesatın aidiyeti davası açmak üzere süre verilmesi gerekeceği-
İİK'in 83/c maddesi gereğince, taşınmaz üzerinde ipotek bulunması halinde, teferruatın, taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkün değil ise de, anılan maddenin uygulanabilmesi için, mahcuzun ipotek akit tablosunda yazılı olması yeterli olmayıp TMK'nin 686. maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşımasının zorunlu olduğu-
Şikayetçi tarafından, haczedilen menkullerin, haciz işleminin yapıldığı tesisin ayrılmaz parçası oldukları iddia edildiği gibi, üçüncü kişi banka lehine rehinli/ipotekli olduklarının da ileri sürüldüğü, öte yandan; ilk derece mahkemesince takip dosyasındaki toplam alacağın ödendiği gerekçesi ile haczin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş ise de; şikayete konu İcra Müdürlüğü'nün .......... Esas sayılı takip dosyasından yapılan dosya hesabı sonucu bakiye 47,71 TL borcun bulunduğunun görüldüğü, o halde, bölge adliye mahkemesince, İİK'nun 83/c maddesi kapsamında, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kabule göre ise; muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) muhdesat iddiasını kabul etmeyen davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapudaki hisseleri ile HMK’nin 312, Harçlar Kanunu’nun 22. ve karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gözönünde bulundurulmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
Davada yıkım isteğinin de bulunması halinde, yıkımı istenen yapı, TMK'nin 684 ve 718. maddelerinde yer alan hükümler uyarınca, üzerinde veya altında bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüzü) haline geleceğinden ve taşınmazın mülkiyetine tabi olacağından, ayrıca; yıkım istekli davalarda, yargılama sonucu verilecek karar, davada taraf olmayan paydaşları da etkileyeceğinden, anılan taşınmazlardaki tüm kayıt maliklerinin davada taraf olmalarının zorunlu olduğu-
Dava konusu evin, .............. tarihli imar uygulamasından önce, kısmen davalıların murisine ait 228 ada 21 parsel sayılı taşınmaz üzerindeyken, imar uygulaması sonucu 1019 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kaldığı, davacının ise ....... tarihinde satış yoluyla bu parseli iktisap ettiği, 3194 sayılı İmar Kanunu 18/9. maddesi uyarınca inşaat bilirkişisi tarafından belirlenen yapı bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesi için davacı tarafa usulüne uygun süre verilmesi, süresi içinde depo edilmesi halinde davanın kabulüne, edilmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davacı tarafından yapı bedelinin ödendiğine dair belge sunulmadığından davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu inşaatın bulunduğu taşınmazın kayıt maliki olan diğer paydaşlar yönünden de taraf teşkili sağlanarak ve davalının eldeki davadan önce açmış olduğu tapu iptali ve tescil istemli davanın kesinleşmesi de beklendikten sonra yapılacak yargılamada hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu muhdesatın kadastro tespit tarihinden önce inşa edildiği tespit edildiğinde, Kadastro Kanunu'nun 19/2. maddesine göre, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmayacağı, o halde, mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının ve tescile esas tüm kayıtların dosya arasına alınması, yine dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede ilk tesis kadastro çalışmalarına ait belgelerin getirtilmesi, gelen belgelere göre, binanın inşa edildiği 1960 tarihinin kadastro tespit tarihinden önce ya da sonra olduğunun belirlenmesi, tespitten sonra olduğunun belirlenmesi halinde, şimdiki gibi davanın usulden reddine karar verilmesi, tespitten önce olduğunun belirlenmesi halinde, Kadastro Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca hukuki yarar olduğunun kabulü ile, toplanmış ve toplanacak delillerde çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, bir şeye malik olan kimsenin, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapıların da gireceği, taşınmaz üzerinde yer alan dükkanın davalı tarafça meydana getirilmediği hususunda taraflar arasında anlaşmazlık olmadığı nazara alınmak sureti ile işgal tazminatının dükkan niteliği kabul edilerek belirlenmesi, bu kapsamda Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken işgal tazminatının arsa niteliği ile belirlendiği bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-