İİK'nun 83/c maddesinde düzenlenen haczedilmezlik şikayetinin, takip borçlusuna ve ipotek alacaklısına tanınmış bir hak olduğu-
Mahkemece yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda şikayete konu taşınmazlardan ...... ve ....... parsel sayılı olanların üzerinde sera bulunduğu anlaşılmakla birlikte aynı hususun açık artırma şartnamesi ve satış ilanında da ilan edildiğinin görüldüğü, buna göre söz konusu taşınmazlar üzerinde bulunan seralar taşınmazlarla birlikte satılacağından İİK’nun 129.maddesi gereğince yapılacak değerlendirmede seraların değerinin de arzın değerine eklenerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Davalı satıcının internet ilanı ve sözleşmeye aykırı şekilde, taşınmazdaki klima, davlumbaz, ocak gibi birtakım eşyaları götürdüğü, prizlerin ve apliklerin dahi söküldüğü, ayrıca taşınma esnasında daireye olağan bir taşınmanın yaratacağından öte zarar verildiği uyuşmazlıkta, hayatın olağan akışına göre bir daire satışında priz, basit aydınlatma, korniş, buat kutusu gibi şeylerin sözleşmeye dâhil olduğunun ayrıca kararlaştırılmasına gerek bulunmadığı- Bütünleyici parça sayılamayacağına işaret edilen klima, ocak gibi eşyalar yönünden; davalının bu eşyaları gerektiğinde taşınmaza zarar vermeden rahatlıkla sökülüp götürülebilecek ve başka yerde kullanabilecekken, bu yolu tercih etmediği ve söz konusu eşyaları icap iradesinde açıkça taşınmaza özgülenen ve onun değerini arttıran, alıcıları kendine çekecek bir özellik olarak göstererek satış bedelinin bu ilâve özellikler çerçevesinde oluşturulduğunu ilan ettiği anlaşıldığından ve ilândaki açıklamaya rağmen, tarafların bir araya geldiklerinde bu eşyaları sözleşme dışı bırakmaları mümkünse de, davalı satıcının sözleşmenin kabul edilen icaptan farklı şekilde kurulduğunu ispatlayamadığı görüldüğünden, satış sözleşmesinin kapsamının belirlenmesi için ayrıca araştırma yapılmasına gerek olmadığı- Davalı satıcının sözleşmeye uygun davranma borcunun teslim anına kadar devam ettiği- Davacının kendisine vaat edilen şekilde taşınmazın teslim edileceğine olan güveninin korunması gerektiği-
Davalı belediyenin dava konusu taşınmazı arsa olarak ve yalnızca toprak bedeli karşılığında sattığı uyuşmazlıkta, taşınmaz Hazineye ait olduğundan üzerindeki muhdesat yönünden davalı belediyenin değil, taşınmaz maliki olan Hazinenin zenginleştiğinin kabulü gerektiği- "Kamu otoritesini temsil eden bir güven kurumu olan belediyenin kendisine ait olduğunu açıkça belirttiği, parselasyonunu yaparak satışa çıkardığı taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu bilmesine rağmen, Hazineyle ihtilâfların çözülerek tapuların dağıtılacağı konusunda vaatte bulunduğu ve bu vaatlerin bazı vatandaşlar yönünden yerine getirildiği hususunun kendi savunmasıyla anlaşıldığı, böyle bir durumda, artık belediyenin sözleşmenin geçersizliğinden bahsetmesinin hukuk önünde korunamayacağı, Özel Dairenin de davalı Belediyeyi sözleşme bedelinden değil taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tuttuğu, bu sebeple davacıların taşınmazın kendilerine ait olduğu inancıyla muhdesatlar için yaptığı harcamalardan da davalının sorumlu tutulmasının yerinde olduğu" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taşınmaz rehninin mevcudiyeti halinde eklenti niteliğindeki menkuller taşınmazdan ayrı olarak haczedilemeyeceği Makinelerin, ipotek kapsamında olup olmadığının tespiti için ipotek akit tablosunda yazılı olup olmamaları sonuca etkili olmadığı, niteliği itibariyle de makinelerin eklenti vasfında olmaları gerektiği- Mahkemece, menkuller ile ilgili ayrıca keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın, taşınmazın eklentileri ile beraber satılacağı belirtilerek, bu yöndeki fesih nedeninin yerinde görülmediği-
Dosya arasında bulunan tapu kayıtlarına göre, dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan bağımsız bölümlerin her biri, (ayrı ayrı) davalılardan .... oğlu ........ adına ve tarafların miras bırakanı müteveffa ............ adına müştereken kayıtlı iken, miras bırakana ait payın .............. tarihinde davacı dahil taraflar adına iştirak halinde intikal gördüğünün, taşınmaz üzerinde kat mülkiyetinin .............. tarihinde tesis edildiğinin ve davacının da (kat irtifakı kurulmuş) binadaki bağımsız bölümlerin aidiyetinin tespitini istediğinin anlaşıldığı, Devletçe tutulan tapu sicilindeki bu belirleme karşısında, kat mülkiyetine geçmekle arz ile muhdesat arasında bağlantı kalkacağından, var ise tapu iptal ve tescil davası yolu ile sorunun çözümü gerekeceği, bu şekli ile davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine dava konusu taşınmazın önceki maliki ile aralarında yapılan anlaşmaya göre bina yaptığı anlaşılmakla, bina yapıldığı sırada malik olan kişiye karşı şahsi hak ileri sürülebilir ise de; taşınmazı bağış yoluyla devralan ve iyiniyetli 3. kişi olduğundan önceki malikin halefi konumunda da olmayan davalı vakfa karşı ileri sürülemeyeceği, bu durumda mahkemece, davacı tarafın taşınmazı bağış yoluyla devreden ile devralanın birlikte hareket ettiği iddiası ve ispatı da bulunmadığından tazminat istemine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapuda aleniyet ilkesi gereğince, davalının, taşınmazda bulunan muhdesatların tapu maliki dışında 3. kişiye ait olduğunu bilmediğini ileri süremeyeceği, paylı veya elbirliği halinde mülkiyet esaslarına tabi bir taşınmaz üzerinde paydaş ve maliklerden bir veya birkaçı tarafından muhdesat meydana getirilmesi ve daha sonra taşınmazın ortaklığının giderilmesinin dava edilmesi halinde taşınmazın satış bedelinden muhdesata isabet eden kısmının sadece kendisine verilmesini sağlama amacı ile muhdesatı meydana getiren paydaş ve maliklerin HUMK'nun 567. maddesi hükmüne göre muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açma hakkının bulunduğu-
Bir kimsenin, kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş ve imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı, bu nedenle yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duyduğu-