Boşanmaya ilişkin açılan davada, kadın, hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebeplerine dayalı olarak boşanma isteminde bulunduğundan, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı hüküm kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu-
Boşanma istemine ilişkin davada, kadının davası, evlilik birliğinin sarsılması genel boşanma sebebine dayanarak ikame ettirilmiş olduğundan, özel boşanma sebebi olan hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeninden kaynaklandığı nitelendirmesi yapılarak davanın kabulü yoluna gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak açılan boşanma davası, zina (TMK. mad. 161), onur kırıcı davranış (TMK. mad. 162) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK. mad. 163) hukuki sebeplerine göre boşanma kararı verilmesi talebiyle ıslah edişmiş olup eksik harç tamamlanmadıkça müteakip işlemler yapılamayacağından, davacıya maktu ıslah harcını ikmal etmesi için süre verilmesi gerekirken, maktu harç eksikliğinin tamamlattırılması yönünde işlem yapılmadan karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Boşanma istemine ilişkin davada, dava, evlilik birliğinin sarsılması genel boşanma sebebine dayanarak ikame ettirilmiş olduğundan, özel boşanma sebebi olan hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeninden kaynaklandığı nitelendirmesi yapılarak davanın kabulü yoluna gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Boşanmaya ilişkin açılan davada, erkeğe kusur olarak yüklenen eşine yönelik fiziksel şiddet fiilinin sonrasında,evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam ettiği anlaşılmakta olup, kadının, bu olayı affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabul edilmesi gerektiği, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği-
Boşanma istemine ilişkin açılan davada, hem tarafların birbirlerini affettiği, aftan sonra da boşanmayı gerektirir bir olayın varlığının kanıtlanmadığı, hoşgörülen ve affedilen olaylara dayanılarak boşanma kararı verilemeyeceği gerekçesi ile zina ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma davalarının reddine karar verildiği, hem de tarafların davranışları ile eşit kusurlu olduğu, iki taraf yönünden de evliliğin devamının beklenemeyeceği gerekçesi ile evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmaya karar verildiği açıklanarak 'çelişki' yaratılmış olduğundan, gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişki sebebiyle hükmün bozulması gerektiği-
Dava, özel sebebe (TMK. m. 162) dayandığından, kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile, bu dava konusu yapılmamış ise artık bu husus, özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamayacağı, somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama olmadığı, özel boşanma sebebi ispatlandığından, bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “davacının da kusurlu olduğunu" ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmayacağı, diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamayacağı, o halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece, bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi ve bunun sonucu olarak davalı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri ile davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilemeyeceği -
Davalı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, kadının üç kez sığınma evinde kaldığı, davalının eşine karşı şiddetten mahkum olduğu anlaşıldığından, pek kötü davranış sebebiyle (TMK. mad. 162) boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Davalı-davacı erkeğin eşine karşı fiziksel şiddete başvurması olayından sonra, bağımsız ev temin ettiği, davacı-davalı kadının da baba evinden müşterek konuta geldiği ve tarafların üç aya yakın bir süre birlikte yaşadıkları böylece kadının eşini affettiği en azından hoşgörüyle karşılamış sayılması gerekeceği- Terk nedenine dayalı bir dava bulunmadığından, bu olaya dayalı olarak boşanma kararı verilemeyeceği- Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı- Davalı-davacının açık muvafakati olmamasına rağmen, ön inceleme duruşmasına kadar tazminat talebinde bulunmayan davacı-davalı kadının ilk defa son oturumda talep ettiği maddi ve manevi tazminat istekleri ile ilgili karar verilmemesi gerekeceği-
Her dava da açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceğine göre, dava tarihinden sonra meydana gelen ve ayrı bir davanın konusu olabilecek olaylara dayanılarak boşanmaya karar verilemeyeceği, boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği-